 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/3073
Karar No : 1996/6053
Tarih : 25.09.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Körfez Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 20.12.1995 tarih ve 642-971 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki taraflar vekilleri tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 24.9.1996 gününde davalı avukatı R.S. gelip davacı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan tarafın avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin acentalığını yaptığı gemi fuel oil yüklemek üzere 28.8.1993 günü davalının iskelesine yanaştığını, yüklemenin 29.8.1993 günü saat 20.30'da sona erdiğini, geminin iskeleden ayrılmasını sağlayacak dokümanlar davalı tarafından aynı gün saat 23.00'te getirilmiş, bu yüzden davalının temin ettiği romorkör ve kılavuzlar gemiyi iskeleden ayırma işlemine 00.45'te başlayıp operasyonu saat 01.40'da bittiğini, hortum sökülmesi ile dokümanların gemiye getirilmesi arasında geçen (2) saat davalı fuzuli işgal altında tahsil etmek istemiş, davacı (acentanın) direnmesi netice vermemiş ve gemi adına iki saat karşılığ 1435 doları haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürerek bu miktarın dava tarihinden itibaren dolar faizi ile birlikte aynen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında; fuzuli işgal ücretinin liman hizmetleri tarifesince kesildiğini haksız bulunmadığını, davacının Türk parası isteyebileceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddiaya, savunmaya, toplanan delilere bilirkişi raporuna göre; geminin hareketinin geç yapılmış olmasında geminin değil, Tüpraş'ın kusurlu olduğu ve Tarifenin fuzuli işgale girmeyen özel durumlar (b) hükmüne göre fuzuli işgal bedelinin haksız olarak alındığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 19.431.134 TL.'nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Davacı, fuzuli işgal bedelinin haksız alındığını ileri sürmüş ve işbu davayı açmış bulunmaktadır. Mahkemece taraflardan hangisinin iddia ettiği maddi olayın kabul edildiği karar yerinde gösterilmeksizin, ikinci bilirkişi kurulunun ikinci yorumu kabul edilerek, karar tesis etmiştir. Her şeyden önce, mahkemenin, tarafların farklı iddialarında hangisini kabul ettiğini ve bunun nedenlerini karar yerinde ayrıntılı tartışmalı ve gerekçelerini açık ve seçik göstermesi ve ondan sonra kabul ettiği maddi olaylara yasal ve Tarife hükümlerinin uygulanması gerekir.
Öte yandan, yük almak üzere limana gelen yabancı geminin veya gemi acentesinin limana girmek ve iskeleye yanaşmak için ne işlemler yapacağı ve limandan ayrılmak üzere ne gibi işlemler yapması, bu işlemler için tarafların istemde bulunup bulunmayacağı veya taraflardan hangisinin bu işlemleri re'sen yapabileceği üzerinde de durulması gerekir. Bu yönden Tarife hükümleri değerlendirilmemiştir. Eğer Tarifede hüküm yok ise, TTK'nun 2'nci maddesine göre örf ile adetin saptanması ve bu da bulunmuyor ise, bu somut olay yönünden geminin yük almak için nasıl bir işlem yaptığının tesbiti ve ona göre karar verilmesi gerekir. Mahkemece, bu yönler de gözden uzak tutulmuştur.
Açıklanan bu durum karşısında, mahkemece, fuzuli işgal bedelinin alınmasına ilişkin maddi olayda, geminin iskeleden ayrılması için gemi ve acentenin mi işlem yapması veya liman idaresinin mi re'sen romorkör veya kılavuz göndermesi gerektiği üzerinde durulması, Tarife hükümleri değerlendirilmesi ve gerekirse ticari örf ve adetin saptanması ve o da yok ise, somut olayın gözönüne alınması ve buna göre kusur halinin bilirkişi aracılığı ile tesbiti ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu yönlerin gözardı edilmesi doğru görülmemiş ve davalı tarafın temyiz itirazının kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.
2- Davacının temyizine gelince; davacı, dava dilekçesindeki aynen dolar istemiştir. Tarife dolar üzerinden saptanmış ise de, davacının fiilen Türk Lirası ödediği gözlenmiştir. Bu durumda, davacının dolar üzerinden istemde bulunması düşünülemez. Ancak, mahkemece Türk Lirası üzerinden anapara için karar verildiğine göre, faiz oranının açıklığa kavuşturulması ve sonucu çerçevesinde karar verilmesi gerekirdi. Bu yönün ihmali de, usule aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda 1 ve 2'nci bentlerde gösterilen nedenlerle yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, davalı vekili için takdir edilen 6.000.000 lira duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davacı duruşmada vekil ile temsil edilmediğinden vekillik ücreti takdirine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harçların istekleri halinde temyiz edene iadesine, 25.9.1996 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.