 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/289
Karar No : 1996/2331
Tarih : 02.04.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Pendik 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 17.10.1995 tarih ve 243-569 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 2.4.1996 gününde davalı avukatı M.K. gelip davacı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalının kiraladığı taşınmaz için aracılık yaptığı halde yıllık kira bedelinin % 12'si tutarındaki komisyon ücretinin ödenmediğini ileri sürerek (201.600.000) TL'nın kanuni faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, kiralamanın, mal sahibi ile doğrudan sözleşme yapılması ile gerçekleştiğini, davacı ile komisyon ücreti hususunda bir anlaşma yapılmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; tellallık sözleşmesinin yazılı olmadıkça geçerli bulunmadığından bahisle davanın reddine dair verilen karar dairemizce; BK.404/3 maddesinde belirtilen gayrimenkul tellallığı dışındaki sözleşmelerde yazılı şekil şartının bulunmadığı gerekçesiyle bozulması üzerine bozmaya uyularak yapılan tahkikat ve dinlenen tanık beyanlarına göre tellallık sözleşmesinin kurulmuş olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne (201.600.000) TL'nın dava tarihinden itibaren % 30 yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dairemizin 10.10.1994 gün ve 3248/7296 sayılı bozma kararında, sadece taşınmaz mal alım ve satımı için yapılan taşınmaz mal tellallığı bakımından yazılı biçim koşulunun gerektiği öngörülmüştür. Başka bir deyişle, taşınmaz mal tellallığında, yazılı biçim koşulu geçerlik ve sıhhat şartıdır. Dava konusu olayda, taşınmaz mal alım ve satımı değil, taşınmazın kiralanması söz konusudur. Bu hukuki işlemde, yazılı koşul gerekli değil ise de, hukuki işlemin değeri göz önüne alındığında ispatı için yazılı biçim gereklidir. Az önce anılan bozma kararındaki "yazılı şekle tabi olmadığına göre" sözcüklerini, iddianın, ispat şartı yönünden yazılı biçime bağlı olmadığı şeklinde anlamak gerekir.
Taraflar arasındaki hukuki işlemin ispatı için herhangi bir yazılı delil ibraz edilmemiştir. Ancak, davacı taraf tanık dinletmek istemiş ve davalı da karşı tanıklarını göstermiştir. Fakat, mahkemece, tanık dinlenmesi yönünden HUMK'nun 389'uncu maddesinde öngörülen hususlar yerine getirilmemiştir. Davalının yargılama ve temyiz aşamalarındaki savunmasına göre, iddianın tanıkla ispatına izin verilmediği sonucuna varılması gerekmiştir. Bu durumda, davacının iddiasını tanıkla ispatı olanaksızdır. Hal böyle olunca, tanık beyanlarına göre karar verilmesi usule aykırıdır.
Ancak, davacı taraf iddiasını ispat için dava dilekçesine... " v.s. Kanuni delil" demek suretiyle yemin deliline de dayandığı gözlenmiştir. O halde, mahkemece, davacı tarafa iddiasını ispat için yemin teklif hakkı hatırlatılarak sonucu çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, bu yönün göz ardı edilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı tarafın temyiz itirazlarının kabulüyle yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, davalı vekili için takdir edilen 6.000.000 TL vekillik ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 2.4.1996 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.