 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/1810
Karar No : 1996/2422
Tarih : 04.04.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 26.12.1995 tarih ve 942-1159 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, alacağa konu olan taşımanın müvekkili şirket tarafından gerçekleştirildiğini navlun borcunun ödenmediğini ileri sürerek 17.791 DM taşıma ücretinin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin ikametgahının Mersin olduğunu, Konya'da ticari temsilcisi ya da ticari vekili bulunmadığı, sözleşmenin imzalandığı yerin Mersin olduğu, ifa yerinin dış ülkeler olduğu, bu nedenle davanın Mersin Mahkemelerinde görülmesi gerektiği, mahkemenin yetkisizlik kararı vermesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece; iddia, savunma ve dosya arasındaki yazılara göre, taraflar arasında yapılan sözleşmenin Mersin'de imzalandığı, davanın açıldığı tarihte davalının Konya'da bir temsilcisi, ticari vekili veya şubesi bulunmadığı, bu durumda yetkili mahkemenin ikametgah mahkemesi olan Mersin mahkemeleri olduğu gerekçesiyle, dava dilekçesinin yetki yönünden reddine, talep halinde dosyanın yetkili ve görevli Mersin Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacı tarafından gerçekleştirilen taşımaya ilişkin navlun parasının davalı tarafından ifa edilmediği iddiasına dayanmaktadır.
Davalı ise, davanın taşıma sözleşmesinden kaynaklandığını dolayısıyla kendi ikametgahı ve aynı zamanda sözleşmenin imzalandığı yer mahkemesi olan Mersin'de açılması gerektiğini ileri sürerek yetki itirazında bulunmuştur.
Dava Konya Mahkemesi'nde açılmış ve davacının ikametgahının Konya'da olduğu konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık yoktur. Dava konusu, her ne kadar taşıma sözleşmesinden kaynaklanmakta ise de, navlun alacağına hasredilmiş olduğundan artık bir para borcuna dönüşmüştür. BK'nun 73/1.md. uyarınca, sözleşmede aksi kararlaştırılmış olmadıkça, bu para borcu alacaklının ödeme zamanındaki ikametgahında ödenir hükmü öngörülmüştür. Yani bu para borcunun yerine getirileceği yer alacaklının ikametgahıdır. Bu durumda alacaklı, bu para borcunun ödenmesi için kendi ikametgahı mahkemesinde de, dava açabilecektir. Alacak taşıma sözleşmesinden kaynaklansa dahi, para borcuna dönüşmüşse artık davacının da, ikametgah mahkemesinin yetkili olduğu gerek doktrinde, gerek Yargıtay'ın yerleşmiş inançlarında kabul edilmiştir. (Bkz. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü C.3, sh. 295 vd).
Bu durumda, mahkemece yapılacak iş; yetki itirazının reddi ile, tarafların kanıtları toplandıktan sonra sonucu çerçevesinde bir karar verilmekten ibaret iken, yazılı gerekçe ile dava dilekçesinin yetki yönünden reddi doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına (BOZULMASINA) oybirliğiyle karar verildi.