 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/8544
Karar no : 1996/160
Tarih : 22.01.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara Asliye 14. Hukuk Mahkemesi'nce verilen 28.1.1993 tarih ve 889-19 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili; müvekkilinin mobilya imalathanesinin, davalı M.'e ait işyerindeki su saatinin diğer davalı ASKİ elemanlarınca sökülüp, su borusunun ağızının açık bırakılması sonucu su basmasına maruz kaldığını, zararın mahkemece tesbit ettirildiğini ileri sürerek 32.205.000 lira zararın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte (fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı ASKİ vekili savunmasında idarenin hizmet kusurundan oluştuğu iddia edilen zararın ancak idari yargıda dava konusu yapılabileceğini, iddia edilen adreste idare görevlilerinin sayaç sökme işlemi yapılmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı davaya yanıt vermemiştir.
Mahkemece; borçtan dolayı saat sökme işleminin idari eylem ve işlem olduğu, davaya idari yargıda bakılması gerektiği gerekçesiyle görev yönünden reddine karar verilmiştir.
Dava, ASKİ görevlilerinin su borcunu ödemeyen diğer davalı abone M.D.'un su saatini sökmesinden sonra su borusunu kapatmadan gitmeleri sebebiyle akan suyun davacı imalathanesine zarar vermesi nedeniyle zararın her iki davalıdan tahsiline ilişkindir.
Mahkemece borcunu ödemeyen aboneye ait su saatinin sökülmesi davalı ASKİ'nin idari görevlerinden bulunduğundan ve iddia hizmet kusuruna ilişkin bulunduğundan uyuşmazlığın idari yargıda görülmesi gerektiği sonucuna varılarak dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir.
TTK'nun 18. maddesinde, kendi kuruluş kanunları gereğince hususi hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselerin dahi tacir sayılacakları belirtilmiş, aynı yasanın 12/11 maddesinde su, gaz, elektrik dağıtım, telefon, radyo ile haberleşme ve yayın yapma gibi işlerle uğraşan müesseselerin ticarethane sayılacakları hükme bağlanmıştır.
İSKİ'nin kuruluşu hakkındaki 2560 sayılı Kanun'un ek 5. maddesinde bu kanunun diğer büyükşehir belediyelerinde de uygulanacağı açıklanmış, ek 6. maddesi de 5363 sayılı Ankara su tesisatının belediyeye devri ve işletilmesi hakkındaki kanunu 23.11.1981 tarihinde yürürlükten kaldırmış bulunmaktadır. Böylece ASKİ de 2560 sayılı Kanun'a tabi bir kuruluş haline gelmiştir.
Nitekim Hukuk Genel Kurulu bu tarihten sonra 2560 sayılı Kuruluş Kanunu'na tabi olan ASKİ'nin gördüğü hizmet kamu hizmeti ise de, faaliyetlerini özel hukuk kuralları altında yapmakta olması itibariyle TTK 18/1 anlamında tacir sayılacağını 21.9.1983 E. 80/11-272 K. 83/823 sayılı ilamı ile hüküm altına almış bulunmaktadır. Her ne kadar 12.2.1959 gün E.1958-17 K. 1959/15 sayılı idari eylemlerle ilgili bir içtihadı birleştirme kararı varsa da 23.11.1981 tarihinde yürürlüğe giren 2560 sayılı Yasa'nın hükümleri karşısında bu içtihadı birleştirme kararının ASKİ ve İSKİ bakımından uygulama alanının kalmadığı sonucuna varılmalıdır.
Nitekim bu kurallar YHGK'nun 29.11.1995 gün 1995/11-64/K. sayılı içtihadında aynen benimsenmiştir.
Bu durumda tacir olan davacı ile keza tacir olan ASKİ arasındaki haksız fiilden kaynaklanan davaya bakma görevinin adli yargıya ait olduğu gözönünde bulundurularak davacının iddiası gözönünde bulundurularak işin esasına girilerek tarafların vekillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddi doğru değildir.
SONUÇ : Davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 22.1.1996 tarihinde oybirliğiyle karar verilmiştir.