 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/5418
Karar no : 1995/6472
Tarih : 18.09.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 14.3.1995 tarih ve 1041-265 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankadan Nisan 1993 yılında 43.000 DM karşılığı konut kredisi aldığını 60 ay vadeli aylık 1.207 DM ödemeli olan krediyi bugüne kadar düzenli olarak ödediğini fakat taksitlerin döviz fiyatlarındaki aşırı artış nedeniyle ödenemez hale geldiğini ve taraflar arasındaki dengenin davalı lehine bozulduğunu ileri sürerek ödeme planının iptali ile sözleşmenin değişen koşullara uyarlanmasını bu meyanda 40.000 DM kredi borcundan ödenen 16.814 DM.nin düşülerek kalan 26.186 DM.nin kredinin alındığı tarihteki Merkez Bankası Efektif satış fiyatı (6.293 TL) üzerinden Türk Lirasına çevrilmesi ve borcun 164.788.498 TL olarak tesbiti ile bu harca emsallere uygulanan %5.5 faiz uygulanarak uygulanmasına talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili savunmasında sözleşmenin uygulanan mevzuata uygun olduğunu işlem şartı olan döviz endeksli ödeme planının değiştirilmesinin sözleşmeyi sona erdirmek olacağını sözleşmenin 8.maddesinde zaten akdi uyarlamanın yapıldığını edimler arasında herhangi bir fark olmadığını döviz kurlarındaki artışın olağanüstü hal sayılamayacağını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan kanıtlara göre, mevcut ekonomik durumun her iki yazı da etkilediği davacının borçlarının mahvini gerektirecek boyutta olmadığı ve sözleşmeye yargıcın elatmasını gerektirecek bir olayın doğmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı, davalı Bankadan, dövize endeksli kredi aldığını ve dövizde beklenmeyen kur artışları olduğunu ileri sürerek alınan bu kredi için geri ödemeler bakımından uyarlamaya karar verilmesini istemiştir. Davalı Banka, bu kredi için Türk Lirası karşılığında herhangi bir uyarlamaya ilişkin davacıya öneri getirmemiş ve ayrıca kredi sözleşmesinde de, bu yönde bir hüküm bulunmadığı anlaşılıştır. Başka bir deyişle davalı banka, dövize endeksli geri ödemeler bakımından Türk Lirası ödemeler önermemiş ve kredi sözleşmesinde de, davacı yararına dövize bağlı değil de Türk Lirası karşılığı ödemeler için hükümler olmadığı gözlenmiştir.
Kredi borçlusu davacı, davalı bankaya olan kredi borcu yönünden, olağanüstü hallerin oluştuğunu ileri sürmesine karşın davalı Banka aksine olarak bu iddiayı kabul etmemiş ve kredinin geri ödemelerinin dövize bağlı olarak yapılması gerektiğini savunmuş bulunmaktadır. Ekonomik ağırlıklı Nisan 1994 günlü kararların bankaların kredileri yönünden özellikle kredi borçluları için olumsuzluk doğurup doğurmadığı uygulamada tartışma konusu olmakla beraber bankaların genel temayülü olarak kredilerdeki geri ödemelerin Türk Lirasına çevrilmesinin önerildiği de bir gerçektir. İşte, bu genel uygulama gözönüne alınarak davalı Bankanın iyiniyetli olarak davacı borçluya karşı, Türk Lirası bazında bir öneri getirmesinin uygun olacağı hususu gündeme gelmiştir. Bu nedenle davacı tarafa işbu dava için borçlu olduğu kredi yönünden Türk Lirasına bağlı olarak geri ödemeler bakımından bir uyarlama isteyip istemeyeceği ve davacının bu uyarlamayı istemesi halinde davalı Bankadan sorularak, eğer bu krediyi Türk Lirasına bağlı olarak açmış olsa idi, geri ödemeleri hangi miktarda olmak üzere açabileceği ve kredinin ilk açılışından itibaren ne olduğu ve işbu dava tarihine kadar olan durumun saptanması ve bu karşılıklı açıklamalarda tarafların anlaşamaması halinde banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak dava konusu kredi ile aynı miktarlı kredilerdeki geri ödemeleri Türk Lirası olan ve fiilen açılmış kredilerin bilirkişi raporunda gösterilmesi ve ondan sonra mahkemece bu rapordaki tesbitlerin değerlendirmesi yapılarak sonucu çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde eksik inceleme ile karar tesisi doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı tarafın temyiz itirazının kabulüne yerel mahkeme kararının BOZULMASINA ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine 18.9.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.