Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/534
Karar no : 1995/4540
Tarih : 02.06.1995

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
   DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 7.4.1994 tarih ve 924-1396 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki taraflar avukatları tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 4.4.1995 gününde davacı asil Ömer Deniz ve avukatı Hamdi Yasaman, Jale Ercen ve Orhan Ercen ile davalı avukatı Ersin Lokmanhekim geldiler temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
 
    KARAR : Davacı vekili, müvekkili ile davalı banka arasında düzenlenen 4.5.1993 tarihli dövize endeksli konut kredisi sözleşmesi ile müvekkilinin (41.069) DM karşılığı (249.999.324) lira kredi kullandığını kredinin vadesinin 5 yıl olup her ay % 2 faiz ödeneceğini, müvekkilinin kullandığı kredi ile Bulgurlu'da satın aldığı daire üzerine davalı lehine ipotek tesis edildiğini, davacının 7 ay toplam 6.335 DM. ödeme yaptığını, bunun 624.73 DM.sinin ana paraya, 9710,20 DM.sinin de faize sayıldığını, halen 40.444.27 DM. ana para bulunduğunu, davacının kredi borcunu ödeyememesi nedeniyle davalının tüm borcunun muaccel olduğunu bildirerek Kadıköy 9. Noterliği'nden çektiği ihtarname ile (479.605.000) liranın % 68.48 temerrüt faizi ile birlikte ödenmesini istediğini, bundan sonra davalının ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip talebinde bulunduğunu ve bu takipte (991.332.236) lira asıl alacak ve (1.352.755.125) lira işlemiş faiz ve (67.637.756) faizin GV. olmak üzere toplam (2.411.725.117) liranın takip tarihinden itibaren % 750 faizi ile birlikte tahsilini istediğini, bu takibe itiraz edildiğini, sözleşmenin yapıldığı Mayıs 1993 de DM.ın değeri 6.349 lira iken 1994 başında navlun 8.650 liraya ulaştığını, 5 aylık son dönemde DM.ın yaklaşık yüzde üçyüz artış gösterdiğini, bu beklenilmeyen artışlar nedeniyle davacının aylık ödemelerini ödeyemez duruma düştüğünü, taşınmazın satılması halinde dahi geriye muazzam bir borç kaldığını olayda beklenmeyen (emprevizyon) kuramının tüm koşullarının gerçekleştiğini, bu nedenle hakimin kredi sözleşmesine müdahale ederek edimler arasında bozulan dengenin yeni koşullara uydurulması gerektiğini ileri sürerek 3 Ocak 1994 tarihindeki döviz kuru (1 DM = 8.674 Lira) esas alınarak döviz borcunun liraya çevrilmesine ve ödemelerde liraya aylık % 5.5 faiz uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili cevabında, taraflar arasındaki kredi sözleşmesi ilişkisinin tamamen Türk Lirasına dayandığını, davacının borcunun lira ile ifade edilmiş olduğunu ve yabancı para borcu niteliğini taşımadığını, dövizle ödemeyi alternatif olarak davacının seçtiğini, bundan caymak hakkına da sahip bulunduğunu, olayda sözleşme çerçevesinde giderilmesi mümkün bulunmayan ve hakimin müdahalesini gerektiren bir katlanılmazlık durumunun söz konusu olmadığını, davacının aylık taksit ödemelerinin döviz (DM) üzerinden yapmayı tercih ettiğini davacı sözleşmeye göre ödemelerini döviz cinsinden yapmak zorunda olsaydı belki davacının izahatlarının değerlendirilebileceğini oysa sözleşmenin 17/II. maddesinde davacıya istediği zaman lira ile ödeme esasına göre kredi borcunu itra imkanı tanındığını sözleşmede açıkça bir düzenleme varken hakim eliyle uyarlamaya gidilmesinin mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, iddiaya, savunmaya, toplanan delillere göre; Davacı sözleşmenin 17/3. maddesinde zaten mucbir sebep iddiasından peşinen vazgeçmiştir. Vazgeçme Yargıtay'ın Müstekar İçtihatları'na uygun olduğundan sözleşmeden bu sebeplerle dönemez. Türkiye'de hergün fiat ayarlamalarının yapıldığı enflasyonun çok yükseklerde seyrettiği bir ülke olması nedeniyle dövizin Türk lira karşılığının artışının tam olarak umulmadık bir hal kabulünü söylemek mümkün değildir. Dövizin Türk lira karşılığında artışı ile davacının sahip olduğu gayri menkulde enflasyon durumları dikkate alındığında muhakkak ki bir artış mevcuttur. Bu nedenle edimler arasında aşırı fiat oransızlığı da söz konusu olamaz. Davacı T.T.K.nun aradığı şekilde yani müdebbir bir şekilde hareket etmemiş sözleşmenin imzalandığı tarihteki kendi menfaatine uygun şekilde sözleşmeye imza atmış bu nedenle yukarıda belirtilen gerekçeye göre de sözleşmenin sonuçlarına katlanmak zorunda olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    1 - Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere dava, ödenmesi dövize endeksli kredi sözleşmesinin beklenen hallerin ortaya çıkması nedeniyle işlem temelinin çökmesi hukuki iddiasına dayalı bir uyarlama davası şeklinde açılmış bulunmaktadır.
    Dava konusu Destek Kredisi Sözleşmesi esas itibariyle Türk lirası üzerinden açılmış, davacıya kredi miktarı Türk lirası olarak ödenmiş, teminat ipoteği de anapara olarak yine Türk parası üzerinden gösterilmiş ve fakat davacının seçimi nedeniyle döviz üzerinden ödeme planına bağlanmış bulunmaktadır. Yine aynı sözleşmenin 17. ve 2. maddesinde kredi borçlusunun kredi borcunu döviz üzerinden ödemeyi seçmesi halinde, daha sonraki ödeme aşamasında herhangi bir sebeple Türk lirası üzerinden ödeme yapmaya dönme hakkı saklı tutulmuş ve bu halde kredinin verildiği tarih esas alınarak Türk lirası ödeme planına göre ödeme yapabileceği krediyi veren bankaca kabul ve taahhüt edilmiştir. Açıklanan bu sözleşme koşullarından anlaşılacağı üzerinden davacı kredi borçlusuna Türk lirası üzerinden borçlandığı krediyi ödemede döviz ve yahut Türk lirası üzerinden ödeme şeklinde iki seçenek tanınmış bulunmaktadır. Davacının beklenmeyen hal iddiasına dayanak yaptığı döviz kurundaki aşırı yükselme, ödeme seçeneklerinden sadece bir tanesiyle ilgili bulunmaktadır. Türk lirası üzerinden ödeme yapan kredi borçluları yönünden dava konusu iddia ileri sürülmediğine göre, davacının böyle bir durumda kendisinden beklenen davranış tarzı, sözleşmede kendisine tanınan Türk lirası üzerinden ödeme planına dönme seçeneğini kullanma ve o plana göre ödemelerini gerçekleştirmek olmalıdır. Davacı tarafça kredi borçlusunun seçimliğinde bulunan iki ödeme planından sadece birisi için beklenmeyen hallerin gerçekleştiği ileri sürülerek ayarlama davası açılması ve sözleşme koşullarının aynı koşullarda Türk lirası üzerinden kredi alan borçlulara göre daha uygun hükümlere bağlanmasını istemek hem sözleşmeye aynen uyma ilkesine, hem de MK. 2. maddesinde öngörülen herkesin haklarını kullanmada ve borçlarını yerine getirmede hüsnüniyet kurallarına uymakla yükümlü olduğu hakkındaki hükme aykırılık teşkil edeceğinden benimsenmesi mümkün değildir.
    Bir an için yukarıdaki açıklamaların aksine koşulların oluştuğu tarz ve kabul edilse bile davacının olağan üstü koşulların oluştuğunu ileri sürdüğü döviz kurlarındaki artış döneminden önce taksit ödemelerinde temerrüde düştüğü davalı savunmaları ve dosya içerisindeki ihtarname metinlerinden anlaşılmaktadır. Böyle bir durumda olan borçlunun BK. 102. maddesi uyarınca da uyarlama talep etmek hakkını kullanamayacağının kabulü gerekeceğinden dava bu yönden de hukuki dayanaktan yoksun bulunmaktadır.
    O halde, yukarıdaki açıklamalara, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle kararın onanması gerekmiştir.
    2 - Davacı vekilinin temyizine gelince, yukarıda açıklanan onama gerekçeleri karşısında davacı vekilinin temyiz itarazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
 
    SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentde gösterilen nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, (2) numaralı bentde gösterilen nedenle davacı vekilinini temyiz itirazlarının incelenmesine gerek bulunmadığına, duruşma günündeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre 750.000 lira duruşma vekillik ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 64.500 lira temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 64.000 lira temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 2.6.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini