 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/5241
Karar no : 1995/6347
Tarih : 14.09.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 24.03.1995 tarih ve 888-389 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalı banka ile imzaladığı sözleşme ile dövize endeksli konut kredisi aldığını, bu sözleşmeye göre davacı almış olduğu 83.000 DM'i aylık 2.218 DM olmak üzere 60 eşit taksitte geri ödeme şeklinin kararlaştırıldığını geri ödeme planına göre geri ödenecek miktarın 133.080 DM olduğunu, sözleşmenin 4. ve 8. maddesinde bankanın kredi faiz oranını dilediği şekilde artırma hakkına sahip bulunduğunu, taksitlerden birinin ödenmemesi halinde tüm borcun muaccel hale geldiğinin kararlaştırıldığını bu maddelerin MK.BK.nun 23/2, 19 ve 20 md.ne aykırı olduğunu, bankanın kendisine aşırı çıkar sağladığını iddia ederek sözleşmenin 4. ve 8. maddesinin MK.nun 23/2 ve BK.nun 19. ve 20. maddesi uyarınca ahlaka aykırı olduğundan batıl olduklarının tesbitine, bankaya yapılan ödemelerin asıl borca değil faize mahsup edildiğinin tesbiti ile, rayiç faizler tesbit edilerek, döviz kurlarındaki öngörülmeyen artış nedeniyle sözleşmeden doğan geri ödeme borcunun hak ve nesafet kurallarına göre, hakimin müdahalesiyle uyarlanmasını, olmadığı takdirde işlem temelinin çökmüş olması nedeniyle sözleşmeden dönme hakkının kabulünü talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşmenin davalının serbest iradesi ile imzalandığını, döviz kurlarındaki artış nedeniyle oluşan durum karşısında davacı yana ödeme koşullarını değiştiren birden fazla serçenek sunulduğunu, davacının bunu kabul etmediğini, davacının döviz üzerinden ödemeyi kendisinin kabul ettiğini, önceden öngörülmeyen halin söz konusu olmadığını, kredi maliyetinin kendileri içinde arttığını, bu durumda hakimin müdahalesini gerektiren koşulların oluşmadığını davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya arasındaki yazıları göre, sözleşme tarafların serbest iradesi ile kurulmuş ve davacı kendisine sunulan çeşitli seçeneklerden dövizle borçlanma seçeneğini tercih etmiş, ancak aktin devamı sırasında döviz fiyatlarındaki artış nedeniyle ödeme koşullarının değiştirilmesini istemekte, oysa hukukumuzda ahde vefa ilkesinin söz konusu olduğunu, ancak beklenmeyen ve umulmayan bazı hallerde sözleşmeye müdahalenin söz konusu olduğunu, somut olayda önceden öngörülmeyen halin söz konusu olmadğını, sözleşmeyi geçersiz saymanın mümkün olmadığını, herşeyden önce davacı tarafa döviz kredisi açan davalı bankadan döviz fiyatlarının artması ile darboğaza girmiş, çünkü bankada, dövizi içerden veya dışardan temin etmekte, ayrıca davacının döviz karşılığı ödediği TL. miktarı da, onun iktisaden mahfını gerektirecek düzeyde olmayıp, kaldı ki, davacının kredi karşılığı aldığı taşınmaz da, önemli ölçüde değer kazanmış, bu durumda davanın kabulünü gerektirir. Bir durum olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve dellilerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve davadan önce davalı banka tarafından davacıya TL. üzerinden geri ödemeler yapılmaz üzere öneriler getirildiği ve bu önerilerin bir tür uyarlama olduğu ve davacının bunları dahi reddettiği anlaşılmasına göre davacının işbu davayı açmakta haklı olduğu anlaşılamadığından, davacının temyiz itirazının reddiyle hükmün onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 124.500 lira temyiz ilam harcından peşin harcın mahsubuyla temyiz edenden alınmasına, 14.09.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.