 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/498
Karar no : 1995/2039
Tarih : 16.08.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinde verilen 8.4.1994 tarih ve 389-358 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davacı ile Kimya Ltd. Şti. arasındaki anlaşma gereği, müvekkilinin Sodyum Benzoata emkrasını yurt dışından göndermeyi taahhüt ettiğini, ithalatın davalı banka aracığılıyla gerçekleştiğini, davalının ithalatçı firma ile anlaşıp gerçeğe aykırı ithal müsadesi düzenlendiğini ve para ödemeden malın gümrükten çekilmesine yardımcı olduğunu bu nedenle uğramış oldukları 37.920 NFL.nin reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının haksız fiile dayandığını ve davanın 1 yıllık zamanaşımına uğradığını savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya içerisindeki yazılara göre ist.2. Ticaret Man.nin 91/977 sayılı dosyasındaki 28.9.1994 tarihli dava dilekçesinin 3 No'lu bendinde davacı vekili aynen "protorma fatura ve sair bütün evraklarda ödeme şekli vesaik mukabili (cash aganist davments) olarak açıkça yazılı olduğu halde, banka nasıl olduğunu bilmediğimiz bir şekilde ithal müsaadesine ödeme şeklinin mal mukabili, (aganist goods) olarak yazılmış vebu şekilde davalının para ödemeden malı gümrükten çekmesi mümkün olmuştur3 demek suretiyle, dava konusu olayı 26.9.1991 tarihinde öğrenmiş olduğunun anlaşıldığını, bu durumda 4 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, ayrıca davacı şirketin 2. Tic. Mahkemesinde dava açıp karar aldığını bu durumda bu kararı infaz edip, alacağı tahsil etmesi gerektiğini, tahsil edemediği takdirde davalı aleyhine bu davayı açması gerektiğini, bu nedenle zamanaşımına uğrayan ve zamansız açılan bu davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı vekilinin iddiası, taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı davranış nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
Davalı vekili ise, davanın haksız fiile dayandığı, davanın bir yıllık zamanaşımına tabi olup, zamanaşımına uğradığından davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının olayı öğrendiği tarihten itibaren bir yıllık zamanaşımı süresi geçtiğinden ve ayrıca 2. Tic. mahkemesinde dava açılıp karar alındığı bu kararın infazına rağmen tahsil edilemediği takdirde davalı aleyhine dava açması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Oysa taraflar arasında sözleşme olduğu mahkemecede kabul edilmekte olup sözleşmeye aykırı davranış BK. 41. maddesinde belirtilen haksız fiil teşkil etmez. Haksız fiil, taraflar arasında herhangi bir sözleşme yada hukuki ilişki yokken zarar verilmesi halinde söz konusu olur. Bu nedenle somut olayda BK.41. maddesinde öngörülen zamanaşımı uygulanamıyacağından hükmün bozulması gerektiği gibi zamaşanımı kabul edildiğinde öncelikle bu doğru değildir. Diğer yandan 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davanın davalı ile dava dosyasındaki davalının muteselsil sorumlu olmalarına göre daha önce müteselsil sorumlulardan birisi hakkında dava açılıp karara bağlanmış olması diğer muteselsil sorumlu hakkında dava açılmasına engel teşkil etmiyeceği gibi önceki davanın davalısından tahsil imkanın olmadığının da anlaşılmasına göre de davanın reddi doğru değildir. İşin esasına girilerek deliller toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 16.3.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.