 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/3641
Karar no : 1995/4777
Tarih : 8.6.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara Asliye 6.Ticaret Mahkemesince verilen 15.2.1995 tarih ve 919-80 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili taralından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin talimatı olmaksızın davalı banka Ankara şubesinde bulunan döviz hesabındaki bakiyenin yurt dışına transfer edildiğini ileri sürerek, bu işlemin geçersiz olduğu ve müvekkilinin mevduat sigorta fonundan yararlanması gerektiğinin tespiti ile bu konudaki sataşmanın önlenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının muvazaalı işlemle parayı çekmek istediğini, ancak transferin gerçekleşmediğini ve hakkın kötüye kullanımının yasaca korunmayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre, davacının yazılı veya sözlü talimatı olmaksızın hesabındaki paranın davalı banka tarafından alınmasının yasal olmadığı gerekçesiyle, davacının hesabında 2.000 Alman Markı bulunduğunun tespitine atiye bırakılan diğer istemler hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkilinin davalı bankada bulunan hesabındaki mevduatının yurt dışına transferi isteminin geçersiz olduğunun ve mevduat sigorta fonundan yararlanması gerektiğinin tesbiti ile davalının bu yönde oluşturduğu sataşmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili, yargılamanın son oturumunda ise, müvekkilinin hesabında bulunan paranın, sadece tesbitine karar verilmesini ve diğer istemlerini atiye bıraktığını açıklamıştır. Davacı vekili, davasının tesbit ve sataşkanın önlenmesine karar verilmesi isteyerek, tesbit ve eda davasını birlikte açmıştır, böyle bir davanın dinlenme olanağı vardır. Ancak, davacı vekili son oturumda ise, işbu davada sadece tesbit istediklerini açıklamıştır. Eda davasını açma olanağı bulunan davacının, tesbit davası açması sözkonusu değildir. Başka bir deyişle, özel haller ve yasalarımızda Öngörülen haller dışında tevhit
Davacı tarafın ileri sürdüğü maddi olayların niteliğine göre, işbu davada, özel hallerde yoktur. Hal böyle olunca, tesbit davası açma olanağı bulunmayan davacının, davasının reddine karar vermek gerekirken, yerel mahkemece yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı taratın temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 8.6.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.