 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/1277
Karar no : 1995/3785
Tarih : 25.04.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Bursa-Yenişehir Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 3.11.1994 tarih ve 368-287 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 25.4.1995 gününde davacı asil M. S. ile davalı banka avukatı Y. B. gelip diğer davalı ve davacı avukatları tebligata rağmen gelmediğinden temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra, vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı bankadaki vadeli mevduat hesabındaki paranın diğer davalı notere sahte hüviyetle düzenlettiği vekaletname ile K. Y. adındaki bir şahıs tarafından çekildiği, bu olayda hem noterin ve hem de vekaletnamedeki imza ile hesap sahibi olan kendi imzasını karşılaştırmayan, vadeli mevduatın bozulmasından şüphelenmeyen ve gerekli dikkat ve özeni göstermeyen davalı bankanın kusurlu ve sorumlu olduklarını ileri sürerek 16.730.000 liranın en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı banka vekili, noterlikçe usulüne uygun olarak düzenlenmiş vekaletnameye istinaden paranın vekile ödediğini, yapılan işlemlerle ilgili olarak vekaletnamede yetki bulunduğunu, imzalar arasında gözle görülebilir bir fark bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkilinin ibraz edilen hüviyet cüzdanına göre vekaletname tanzim ettiğini, olayda herhangi bir kusurun bulunmadığını savunarak reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosyadaki yazılı kanıtlar, tanık anlatımları ve bilirkişi raporuna göre; davacının duruşmada banka hesap cüzdanını kaybettiğini ve durumu davalı bankaya bildirdiğini açıklamış ise de, bu hususu ispatlayamadığı, vekaletnamedeki imza ile davacının imzası arasında bir fark bulunmadığının gözlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı Noter'e yönelik temyizi itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Ancak, davacı, banka hesap cüzdanını kaybettiğini ve bu olayı takip eden ilk mesai gününde davalı bankaya bildirdiğini iddia etmiş, bankanın uyarılması hususu da, bankada görevli memurun tanık anlatımıyla doğrulamıştır. Buna rağmen davalı bankanın mevduat hesap cüzdanını getirmeden, vekaletnamede ibraz eden üçüncü şahsa, hem de hesabı kapatarak ödeme yapması tamamen kusurlu bir davranıştır. Davalı bankanın, mevduat hesap cüzdanının kaybedildiğinin bildirilmesi üzerine gerekli önlemleri alması ve daha sonra hesaptan ödeme yaparken daha dikkatli davranması gerekirdi. Mahkemece bütün bu hususlar gözönüne alınarak banka yönünden davanın kabulü gerekirken, aksi düşünceyla reddine karar verilmesi doğru görülmemiş olup, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalı Noter'e yönelik temyiz itirazlarının reddiyle, davalı Noter yönünden hükmün ONANMASINA, 2. bentte yazılı nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASININ, davacı vekili duruşmaya gelmemekle davacı yararına vekillik ücreti takdirine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25.04.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.