 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas no : 1995/1169
Karar no : 1995/3053
Tarih : 7.4.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara Asliye 5.Hukuk Mahkemesince verilen 11.11.1994 tarih ve 268-1045 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tararından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, davacının davalı şirkete genel sağlık sigortası ile sigorta yaptırdığını, 16.2.1994 tarihinde (pnömöni) tanısı ile hastanede tedavi gördüğünü, davalının tedavi giderlerini ödemediğini ileri sürerek, (75.598.383) TL sının (%64) faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacının doldurduğu sağlık sigortası kabul formunda l yıl önce geçirdiği karaciğer rahatsızlığından ve ameliyatından söz etmediğini, poliçe genel şartlarının 5 nci maddesi ve Özel şartlarının (1) nci maddesi uyarınca poliçenin iptal edildiğini, primlerinin de iade edildiğini bayanla, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece. bilirkişi raporu ve toplanan delillere göre davacının, davalı sigorta şirketine başvuru sırasında gerekli bilgileri tam olarak vermediği, sigorta genel şartlarının b nci maddesi ve özel şartların 1 nci maddesi uyarınca, davalının poliçeyi iptal etmesinin yerinde olduğu, davacının herhangi bir talepçe bulunmasının mümkün olamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Davalı sigorta şirketi, davacının sağlık sigortası yaptırırken verdiği sağlık beyanında karaciğer hastalığından dolayı tedavi görüp görmediği sorusuna (hayır) cevabı vermek suretiyle gerçeğe aykırı beyanda bulunduğundan poliçe özel şartları gereğince sigorta tazminatı isteyemeyeceğini savunmuş ve mahkemece de aynı gerekçe ile dava reddolunmuş bulunmaktadır.
Gerçekten sağlık sigorta poliçesinin (özel şartlar) bölümünün l nci maddesinde sigortalının gerçeğe aykırı veya eksik beyanda bulunma halinde sigortacının sözleşmeyi iptal yetkisinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Aynı poliçenin (Genel Şartlar) bölümünün 5 nci maddesinde ise, gerçeğe aykırı beyanda bulunmada sigorta ettirenin kastı var ise sözleşmeden cayma hakkı ve rizikonun gerçekleşmesi halinde tazminat ödememe hakkı tanındığı halde kasıt bulunmayan hallerde cayma hakkı tanınmamış sadece sigortacıya yemin hakkı veya prim farkını talep etme hakkı, prim farkı ödenmezse sözleşmenin feshedilmiş olduğunun kabulü benimsenmiştir. Görüldüğü gibi poliçe genel şartlarındaki bu hükmün TTK.nün 1264 maddesi uyarınca emredici nitelikteki 1290 nci maddesine paralel bir şekilde düzenlendiği halde, özel şartlardaki, beyanın kasıt olmasa bile sadece gerçeğe aykırı veya eksik bulunması halinde sözleşmeyi iptal yani cayma hakkı tanınmıştır. Genel şartlara ve dolayısı ile TTK.nün 1290 ncu maddesine aykırı olan bu sözleşme özel şartı geçersiz bulunduğundan uyuşmazlığın sigorta poliçesi genel şartları hükümleri çerçevesi içinde çözümlenmesi gerekir.
Somut olayda davacı vekili, müvekkilini sigorta ettirmeden bir yıl önce karaciğerden (kist hitatik) tanısı konulmakla birlikte yapılan biopsi sonucu bu tanının doğru olmadığının ortaya çıktığını açıklamış ve delil olarak hastane kayıtlarına dayanmış
bulunmaktadır. Şayet bu iddia doğru ise, davacının biopsiden bir yıl sonraki beyanında karaciğer rahatsızlığından bahsetmemiş olması kasıtlı bir davranış olarak nitelendirilemeyeceği gibi, gerçeğe aykırı bir beyan olarak da tavsif edilemez. Riziko gerçekleşmiş ve davacı karaciğer rahatsızlığı dışında akciğer rahatsızlığı geçirmiş bulunmasına göre, davacı tarafa bu iddiası konusunda belgelerini ibraz etmek ve delilleri gerekli yerlerden getirtildikten sonra gerektiğinden ek rapor veya yeni bir bilirkişi raporu alınarak yukarıdaki açıklamalar ışığında sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik soruşturma ile hüküm tesisi doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 7.4.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.