 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas no : 1994/704
Karar no : 1994/4778
Tarih : 06.06.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacı vekili, müvekkili şirkete kasko poliçesi ile sigortalı araca davalılardan L. ve A.'e ait diğer davalı N'ın sürücüsü olduğu ve davalı şirkete sigortalı aracın % 100 kusurlu olarak çarpmak suretiyle hasarlandırdığı, olay sebebi ile sigortalıya (40.991.988) lira hasar bedeli ödendiğini ileriye sürerek mezkur meblağın davalı sigortanın poliçedeki limitle sınırlı olarak davalılardan faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı L. E. cevabında, zamanaşımı itirazında bulunmuş, ayrıca kusur oranını kabul etmediklerini, kaldı ki evvel emirde aracının sigortacısını müracaat edilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı sigorta vekili cevabında, gerçek zarardan poliçedeki limitle sorumlu olduklarını savunmuştur.
Davalı N. kusur oranını kabul etmediğini bildirmiş.
Diğer davalı usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere bilirkişiler kurulu raporuna göre, olayda davalı sürücü N. U.'ın tam kusurlu olup zarardan davalı sigortanın poliçedeki limitle sınırlı olmak üzere davalıların sorumlu oldukları sonucuna varılarak davanın kabulü ile davalı sigorta yönünden poliçedeki limitle sınırlı olmak üzere (40.991.488) liranın 28.11.1991 tarihinden itibaren refah payı ile davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davalılardan L. E. temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davacı, dava dilekçesinde ana paranın faizi ile birlikte rücuen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Dava dilekçesinde faiz oranı gösterilmediği için faizin % 30 yasal oranda istendiği anlaşılmıştır. Mahkemece "refah payı" sözcükleri kullanılarak bir karar verilmiştir. Bu sözcüklerin ne anlama geldiği yoruma ihtiyaç gösterdiği gibi oranı da belirtilmemiştir. Bu durumda, kararın infazında duraksama olduğu açık ve kesindir. Bu itibarla, yerel mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine (2) bentte yazılı nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün Lütfi yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 06.06.1994 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.