 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 1993/4926
Karar No: 1994/4130
Tarih: 12.05.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 11.12.1992 tarih ve 56-1317 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacılardan R.M., İ.H.A., T.V., A.Ü. vekilleri tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 10.05.1994 gününde davacı avukat N.S., K.A. gelip davalı avukatı tebligata rağmen gelmediğinden temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, müvekillerinin tamamının davalı şirkette pay sahibi, bir kısmının ise aynı zamanda intifa senedi sahibi olduklarını davalışirket genel kurulunun Başkanlıktan alınan izin gereğince ilan edilen gündemli 21.11.1989 tarihinde olağanüstü toplandığını, toplantıda (504.000) paydan (448.450) adedinin temsil edildiğini, şirketin 1970 tarihli eski anasözleşmenin 47. maddesi (Esas mukavelenin tadili için yapılacak umumi heyet toplantılarında müzakere edilerek karara bağlanacak hususların nev'i ve mahiyetine göre TTK.nun 388. maddesinde toplantı ve karar verme yeter sayısı hakkındaki hükümler uygulanır. Şirketin bu esas mukavelesi intifa sahiplerinin müktesep haklarını ihlal edecek suretle değiştirilemez hükmünü haiz olduğu halde (202.500) oya karşılık (285.950) oyla şirket anasözleşmesinin 3, 6, 10, ve 39. maddelerinin değiştirilmesine karar verildiğini, karar nisabının oluşmaması sebebiyle anılan kararların iptali gerektiğini, ayrıca ilan edilen gündemde şirket esas sermayesinin (504.000.000) liradan (3.000.024.000) liraya çıkarılması öngörüldüğü halde müzakere sırasında verilen bir tadil tasarısı ile sermayenin (5.000.000.000) liraya çıkarılmasına ve fevkalade ihtiyatlardan karşılanacak kısım azaltılarak nakit olarak ödenecek miktarın maddi gücü zayıf olan ortaklar aleyhine bir durum yaratıldığını, bu hususun TTK.nun 369/son maddesine aykırı olduğunu, ilan edilen gündemde yer almamasına rağmen genel kurulda hamiline yazılı payların nama yazılı hale dönüştürülmesi kararı alındığını, bu hususun da TTK.nun 369/son maddesine aykırı olduğu gibi TTK.nun 385. maddesine aykırı bulunduğunu, şirketin maksat ve mevzuuna ilişkin 3. maddesinin değiştirilmesinin ayrıca iyiniyet kurallarına aykırı bulunduğunu, intifa hakkı sahipleri ile ilgili 10. madde değişikliğinin müktesep hakları ihlal edici mahiyette bulunduğunu, keza bu hususta ilan olunan gündeme de uyulmadığını, anasözleşme 39. maddedeki değişikliğin de müktesep hakları ihlal edecek mahiyette bulunduğunu belirterek, anasözleşmenin 3, 6, 10 ve 39. maddelerinin tadiline ilişkin kararların tüm pay sahibi davacılar bakımından iptaline, intifa hakkı sahipleri açısından ise 6, 10 ve 39. maddelerin hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında anasözleşmede TTK.nun 388. maddesi hükmü uygulanacağından söz edildiğine göre 3585 sayılı yasa ile değişik metnin nazara alınacağını, bu sebeble karar nisabının bulunmadığına ilişkin iddianın yerinde olmadığını, ayrıca gündemde sermaye arttırımı hususunun yer alması sebebiyle gündeme aykırılıktan sözedilemeyeceğini, sermaye arttırımının miktarını tayin yetkisinin genel kurulun yetkisinde bir husus olduğunu, genel kuruldan sonra da yeni miktarla ilgili bakanlık izninin ve mahkeme onama kararının ikmal edildiğini, sermaye arttırımının şirket çıkarı için gerekli bulunduğunu, şirket mevzuuna bir kısım ilaveler yapmanın ekonomik koşullarının gereği olduğunu, anasözleşmede yeniden intifa senedi çıkarılamayacağına ilişkin bir hükmün bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanılan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davalı kooperatifin 21.11.1989 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında anasözleşmenin 6. maddesinde değişiklik yapılarak şirket sermayesinin (5.000.000.000) liraya çıkarılmasına bu sermayenin her biri (1.000) lira kıymetinde (5.000.000) nama yazılı paya bölünmesine, maksat ve mevzu başlıklı 3. maddesinin şirket mevzuunun bilumum otomotiv sanayi ürünleri imali olarak, 10. maddesinin şirketin inkişafında hizmeti geçen ve yükseltilen sermayeye nakdi taahhütte bulunan şahıslar arasında tevzi edilmek üzere 1240 adet bedelsiz II. tertif intifa senedi ihdasına ve keza kar payının tevzi ile ilgili 39. maddesinde de 10. maddeye paralel olarak değiştirildiği, davacı tarafın işbu kararlarının iptali hususunda dava açmasından sonra davali şirketin 9.11.1990 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında sermaye ile ilgili 6. maddesinin sermayenin (5.000.000) liraya çıkarılmasına, 10. maddenin bu kere çıkarılan 2. intifa senetlerinin A.K. emrine verilmesine ve intifa senetlerinin kara ve tasfiye bakiyesine
% 3.5 nisbetinde olmak üzere toplam % 7 nisbetinde iştirak etmesine, yine karın tevzii ile ilgili 39. maddenin tutanakla açıklanan şekilde değiştirilmesine oybirliği ile karar verildiği, bu durumda davacı tarafın ileri sürdüğü iptal sebeblerinin ortadan kalkarak davanın konusunun kalmadığı, anasözleşmenin 47. maddesinde karar yeter sayılı ile ilgili olarak sadece TTK.nun 388. maddesine atıf yapılmakla yetinilmiş olduğundan ve ayrıca sözleşmenin yapıldığı 1970 yılında yürürlükte olan şekliyle uygulanacağı konusunda bir açıklama bulunmadığından davacı tarafın bu yöne ilişkin iddiasının yasaya ve anasözleşmeye uygun bulunmadığı, şirketin mevzunun genişletilmesi ile ilgili iptal talebinin TK.nun 388 ve iyiniyet kurallarına aykırı olmadığı gerekçesiyle karar yeter sayılı ile ilgili iptal talebi ve ayrıca sermaye arttırımı ve şirket mevzuunun genişletilmesine ait iptal taleplerinin reddine, intifa senetleri, kar ve tasfiye bakiyesinin dağıtılması ile ilgili talepler yönünden davanın konusu kalmadığından bunlar hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, bir kısım davacılar vekili temyiz etmiştir.
1- Dava 21.11.1989 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan kararların iptali amacıyla 16.1.1990 tarihinde açılmıştır. Davanın açılmasından sonra 9.11.1990 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında aynıkonularda yeniden kararlar alınması davanın konusuz kalması sonucunu doğurmaz. Davacı taraf da davadaki bir kısım taleplerinden vazgeçmediğine göre, mahkemece dava tarihindeki şartlara göre karar verilmek gerekir. Anılan husus nazara alınmadan bir kısım talepler (iptali istenen kararlar) yönünden davanın konusunun kalmadığından sözedilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle mümeyiz davacılar yararına bozulması gerekmiştir.
Öte yandan, davalı şirketin 1970 tarihli anasözleşmesinin 47. maddesinde esas mukavelenin tadili için yapılacak umumi heyet toplantılarında müzakere edilerek karara bağlanacak hususların nev'i mahiyetine göre TTK.nun 388. maddesinin 3585 sayılı yasayla yapılan değişiklikten önceki metni anasözleşmeye aynen yazılmamış ise de, belirtilen yollama ile yasanın eski 388. maddesi metni anasözleşme maddesi haline getirilmiştir. Maddenin yeni metni de böyle bir anasözleşme hükmünü ortadan kaldıracak mahiyette değildir. Şimdi, yani değişiklikten sonra dahi esas mukaveleye benzer bir hüküm koymak mümkündür. Davalı şirket anasözleşmesinin (esas mukavelede açıkça hüküm bulunamayan hallerde Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanır) şeklindeki 50. maddesi hükmü karşısında da anasözleşmenin 47. maddesi hükmünün kasdi olmayıp, vukuu olduğuna ilişkin görüşe itibar etmez. Kaldı ki, ister vukuui olsun, ister kasdi olsun eski madde metni anasözleşme hükmü haline getirildiğine göre esas muhavele değişiklikleri bakımından maddenin eksi metnindeki toplantı ve karar nisaplarına uyulmak gerekir. Dairemizin yerleşmiş içtihaları da bu yöndedir.
Davalı şirketin 21.11.1989 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında davaya konu kararlar bakımından şirketin (504.000) payından (448.450)'sinin temsili nedeniyle toplantı nisabı olunmuş ise de kararlar (202.500) veya tutanak içeriğine göre (185.490) aleyhte oya karşılık (285.950) lehe oyla alındığından karar nisabı oluşmamıştır. Bu durumda ise alınan kararlar mutlak butlanla malul yani yok hükmündedir. Bu sebeble mahkemece sırf bu nedenle davanın kabulü ile davaya konu kararların mutlak butlanla malül olduklarının tesbitine karar verilmek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru olmamış, hükmün bu nedenle mümeyiz davacılar yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle mümeyiz davacılar vekilinin temyiz itirazlarını kabulü ile hükmün mümeyiz davacılar yararına BOZULMASINA, 750.000 ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 12.05.1994 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.