 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E. 1993/3153
K. 1994/65
T. 17.1.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KOOPERATİF ORTAKLIĞI
ORTAKLIKTAN ÇIKARILMA
PAY DEVRİ
KARAR ÖZETİ Kooperatif ortaklığından çıkarılan kişinin pay devri sözkonusu değildir.
(1163 s. Koop. K. m. 14, 16)
Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi)nce verilen 26.2.1993 tarih ve 186-66 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı, davalı kooperatifin 11.1.1987 tarihinden 21.6.1992 tarihine kadar denetim kurulu asil üyesi olarak görev yaptığını, bu kooperatifin ortağı dava dışı Mehmet'ten 17.1.1992 tarihinde ortağın payından fazla kalan (250) metrekare hissesini devir aldığını ve üye olmak için davalı kooperatife müracaat ettiğini, yönetim kurulu 25.3.1992 yazıyla (450) m2. İlk hisseye sahip olmadığı gerekçesiyle ortaklığa kabul edilmediğini ve yatırdığı aidatları geri alabileceğini bildirdiklerini, bunun üzerine kooperatifin yine ortağı olan dava dışı Yusuf'tan da (290) m2. hisseyi noterden 29.4.1992 tarihinde devir aldığını, böylece arsa payını (540) m2.'ye çıkararak tekrar üye olmak için müracaat ettiğini, yönetim kurulu vermiş olduğu cevapta ortak Yusuf'un ortaklıktan ihraç edildiğini ve yeniden ortaklığa kabul edilmeden hisse devri yapamayacağını ileri sürerek, üyelik talebinin red edildiğini, oysa ki 23.2.1992 tarihli genel kurul kararında önceki ihraçların geçersiz sayılmış, bu üyelere Haziran 1992 tarihine kadar süre tanınmış olup bu tarihe kadar aidatlarını ödememekte ısrar edenlerin ise Haziran 1 992'de tekrar ihracı yoluna gidileceği karara bağlanmıştır. Bu durumda, Yusuf ihraç edilmemiş olduğuna göre, kendisine devretmiş olduğu hissesi de geçerli olduğundan yönetim kurulunun 27.7.1992 gün ve 92/26 sayılı ortaklık talebinin reddine ilişkin' kararın iptaline ve ortaklığının tesbitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacının pay satın aldığı Yusuf'un yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle üyeliğine son verildiğini, ihraç edilen üyenin hisse devredemeyeceğini, 23.2.1992 tarihli genel kurulda ihraç edilen üyelerin borçlarını ödemeleri dahilinde yeniden üye alınabileceği hususunda karar alındığını, dava dışı Yusuf'un borcunu yatırmadığını ve üyeliğe tekrar geri alınmadığını, böylece var olmayan üyelik hakkını devredemeyeceğini, davacının üyelik hakkının doğmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; iddiaya, savunmaya, toplanan delillere göre, dava dışı Yusuf'un yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle ihracından sonra 23.2.1992 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında üyelikten ihraç edilenlerin borçlarını, Mart-Nisan-Mayıs aylarında ödemeleri, ödemedikleri takdirde Haziran 1992 tarihinde ihraç edilecekleri hüküm altına alındığı böylece dava dışı Yusuf'un tekrar ortak sıfatını kazandığını, hisseyi ise 29.4.1992 tarihinde devir ettiği, daha doğrusu ortaklık statüsünü kazandıktan sonra hisse devrimi yaptığını, böylece davaçının üyelik sıfatını kazanmak için daha Önce satın aldığı pay ile birlikte (450) m2. tamamlamış olduğu ve anasözleşmede de davacının üye olmasını engelleyen bir durum olmadığından davanın kabulü ile davalı kooperatif yönetim kurulunun davacının ortaklık isteminin reddine ilişkin 27.7.1992 gün ve 92/26 sayılı kararın iptaline, davacının davalı kooperatifin ortağı olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava dışı ortak Yusuf, akçalı yükümlülüklerini yerine getirmediği kabul edilerek kooperatif ortaklığından çıkarılmıştır. Ancak, davalı kooperatif 23.2.1992 tarihli genel kurulda çıkarılan ortaklar için yeniden ödemeler yapılması bakımından süre vermiş ve ayrıca süreye ilişkin bu karar çıkarılan ortak Yusuf'a tebliğ edildiği halde kooperatife olan borcun ödenmediği anlaşılmıştır. Dava dışı ortak Yusuf, borcunu Ödemediği gibi onun adına davacı tarafça da bir ödeme yapılmadığından Yusuf'un ortaklığı ilk ihraç kararından itibaren sona ermiş bulunmaktadır. Hal böyle olunca, davacının dava dışı ortak Yusuf'tan ortaklık payını devir aldığı hususunun kabul edilmesi mümkün değildir.
Açıklanan bu duruma göre, çıkarılan ortağın payının davacı tarafça devir alınması mümkün olmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.
S o n u ç Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 17.1.1994 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.