 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 1993/2241
Karar No: 1993/8468
Tarih: 20.12.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 19.10.1992 tarih ve 3140-4022 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili Hüseyin'in davacı şirketin % 50 hissedarı olduğunu diğer % 50 sinin ise davalı Yıldız Kocapazar'a ait olduğunu 23.1.1991 tarihli ortaklar kurulu kararı ile müvekkilinin tek başına şirketi temsile yetkili olduğunu, müvekkilinin yurt dışında olduğu bir sırada davalı Yıldız'ın 1.1.1992 tarihinde müvekkilinin imzasını taklit ederek aldığı 8 sayılı kararla şirket merkezini Mecidiye köyden Levent'e taşıdığını yine 1.4.1992 tarihli bir kararla kendisini şirket müdürü tayin ettiğini bu kararı noterden onaylatarak ticaret siciline verdiğini imzaların sahte olduğunun 3. Asliye Ticaret Mahkemesi Başkanlığının 1992/2294 D. İş sayılı dosyası ile tesbit edildiğinin bunun üzerine İstanbul Ticaret Sicil Memurluğuna 28.7.1992 tarihinde yazılı olarak TTK.nun 34, 35, 36 maddelerine göre başvurarak müdürlük atanmasına mütedair kararla diğer kararın iptal ve terkinini ve eskisi gibi müvekkilinin Cansın Reklamcılık Ltd. Şti.nin müdürü olduğunun tescil ve ilanını talep eylediklerini Ticaret Sicil Memurluğunun 30.7.1992 günlü kararla taleplerini red ettiğini ileri sürerek ticaret sicil memurluğunun red kararının kaldırılması 8. ve 9 nolu kararların iptal ve terkinlerini müvekkilinin eskisi gibi müdürlük sıfatının tescil ve ilamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Ticaret Sicil Memurluğu davaya cevap vermemiştir.
Davalı Yıldız vekili cevabında; şirketi yönetenin müvekkili olduğunu alınan kararların davacının bilgisi dahilinde olduğunu savunarak davanın reddini karşı dava olarak da şirketin fesnine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, iddiaya, savunmaya, toplanan delillere göre; TTK.nun 36. maddeye göre vuku bularak tescil yahut tadil veya terkin talepleri üzerine sicil memurluğunca verilecek kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içinde ilgililerce itiraz geçerlidir. 36. maddede anılan karar işlemin esasına yönelik verilen ilk kararın ilanı ve tesciline ilişkin sicil Memurluğu kararıdır. Bu da 10.4.1992 tarihinde olmuştur ve 20.4.1992 de ilan edilmiştir. TTK.nun 37. maddesine aleyniyet esastır. Sicil muamelelerini herkes inceleyebilecektir ve ilanında sicil kayıtlarının ilana mahsus gazete ile yapılacağı son fıkra ile belirlenmiştir. TTK.nun 38 a göre 3. şahıslar kendilerine karşı ilan ile hükmün ifade etmeye başlayan kayıtları bilmediklerini iddia edemezler. Bütün bunlarda ilanın esas işleme ait sicil memurluğunca oluşturulan tescil ve ilan kararı olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Süreyi geçiren ilgili herhangi bir kişi Ticaret Sicil Memurluğuna başvuracak memurda işlemi red edecek böylece belki de çok uzun zaman sonra bu kişi itiraz hakkını kazanabilecektir. Yasa koyucunun bunu düşünmediği aşikardır. Somut olayda verilene karar 10.4.1992 de sicil memurluğunca oluşturulmuş bundan sonrada 20.4.1992 de ilan edilmiştir. Artık kişiler için 39. maddede gözetilerek bunun bilinmediğinin ifade edilmesi gerekmez. Öte yandan imza sahteciliğine ilişkin bir inceleme sicil kararına itiraz niteliğindeki dava içerisinde mümkün olmadığından ve TTK.nun 36, 37, 38. maddeleri gözetilerek 8 günlük kesin sürede ve bu davanın açılmadığı anlaşıldığından davanın reddine, yine karşı davanın da reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı Limited şirket ortağı sicil memurluğunun tescil ve ilan ettiği kararın iptalini istemiş bulunmaktadır. TTK.nun 36. maddesine göre davacının terkin isteğinin reddi kararından itibaren işbu itirazın 8 gün içinde yapılmış olmasına göre başvurunun süresi içersinde yapıldığının kabulü gerekmektedir. Bu itibarla süresinde yapılan başvurudaki iddianın esasına girilmek suretiyle incelenmesi ve sonucu çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar tesisi doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 20.12.1993 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.