 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1992/6477
K: 1992/10946
T: 27.11.1992 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : (M.M.) ile (R.K.) arasındaki davadan dolayı Alanya 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verile 4.5.1990 gün ve 89/97-90/138 sayılı hükmü oayan dairenin 7.5.1992 gü ve 90/6988-92/5943 sayılı ilamı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalıya 13.6.1973 tarihinde boş bir hatır senedi verdiğini, davalının bu bonoya 1.3.1989 vade tarihini koyarak 50 milyon TL. meblağla doldurduğunu ileri sürerek müvekkilinin borçlu olmadığının tesbiti ile bononun iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı savunmasında davacıda satın alacağı tarla için verdiği altınlar karşılığı boş bononun kendisine verildiğini, tarla satışı yapılmayınca altınların hesapladığı karşılığı üzerinden bonoyu doldurduğuu belirterek davaın reddini savunmuştur.
Mahkemece davacının iddiasını yazılı delille ispat edemediği, yemin teklif hakkını da kullanmadığı, şahit beyanları ile de hile iddiasıın sabit olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 7.5.1992-990/6988-5943 tarih ve sayılı ilamı ile ve oyçokluğuyla hüküm onanmıştır.
Davacı vekilleri karar düzeltme yolunna başvurmuşlardır.
Dava konusu bononun, davacı tarafça, davalıya (alacaklı) 13.6.1973 tarihinde boş olarak verdiği hususunda uyuşmazlık yoktur. TTK.'nunn 592. maddesine göre açık bono verilmesi mümkündür. Ancak, işbu davada dava konusu boş bononun alacak tutarı bakımından taraflar arasında uyuşmazlık vardır. Başka bir ifade ile davacı (keşideci) borçlu olmadığını, davalı (lehdar) ise 50 milyon TL. alacaklı olduğunu ileri sürmektedirler. Açık bonoda alacak tutarı önceden yazılmışsa ve sonradan doldurulmamışsa bu tutarın aksini bono keşidecisi borçlunun ispat etmesi gerekeceği açıktır.
Fakat somut olayda taraflar meblağ hanesinin sonradan alacaklı (lehdar) tarafındann doldurulduğu konusunda anlaşmazlık içinde değildirler. Hal böyle olunca yasal delil niteliği önceden bulunmadan ve bu niteliği sonradan alacaklının (davalı) eylemi ile oluşan bonodaki alacak tutarının ispatı bu bononun lehdarı olan davalıya düşmektedir.
Kaldı ki, bizzat davalının savunmasına göre bu alacak aradan 16 yıl geçtikten sonra istenmektedir. Bu ise hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu durumda alacak tutarını ispat külfetini davalı alacaklıya yüklemek hem usul hukukuna hem de hak ve adalete uygundur.
Açıklanann bu sebeplerle dava konusu bonoda alacak tutarının ispatını davacı borçluya değil davalı bono alacaklısına yüklemek, bu konuda delillerini göstermesi için mehil verilmek, göstereceği delilleri usulüne uygun olarak toplamak ve sonucua göre bir karar vermek gerekirken davacı borçlunu iddiasını ispat edemediğiden söz edilerek davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiş ise de onandığı anlaşıldığında davacı vekillerinin karar düzeltme taleplerinin kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: : Açıklanan sebeplerle Dairemizin 7.5.1992-6988/5943 tarih ve sayılı onama kararıınn kaldırılmasına, hükmün davacı lehine bozulmasına, ödediği temyiz peşin, temyiz ilam ve karar düzeltme harcının isteği halinde karar düzeltme isteyene iadesine, 27.11.1992 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
|