 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1992/6434
K: 1992/11260
T: 10.12.1992 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir Asliye 2. Ticaret Mahkemesince verilen 28.12.1989 tarih ve 543-1013 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalılar vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 9.6.1992 gününde davalı (N.) avukatı (S.Ö.) ve (T.S.) avukatı (A.G.) gelip, davacı ve diğer davalı avukatları tebligata rağmen gelmediğinden temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra bazı noksanlıkların ikmali için dosya mahalline gönderilmişti. Bu kerre ikmalen gelmekle dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, bu ve birleşen davada davalılardan (A.), (İ.) ve (T.)'nin yönetici ve deneticisi bulundukları davacı kooperatifin eski yöneticileri olduklarını ve 1982 yılında yapılan genel kurulda ibra edilmeyerek yönetimden uzaklaştırıldıklarını, bu davalıların yöentimden uzaklaştırılmasından sonra yapılan icelemede davalı (A.)'nın kooperatif inşaatını verebilmek için eniştesi ve ablasına davalı B.A.Y.E.T. Koll. Şti.ni kurdurarak ihale etmeden işi bu şirkete verdiğinin ve şirkete fazladan ödeme yapıldığı gibi bir miktar paranın da zimmete geçirildiğinin anlaşıldığını ve bu hususta açılan davanın halenn ağır ceza mahkemesinde devam ettiğini, zimmete geçirilen para tutarının ceza dosyasında yaptırılan bilirkişi incelemesine göre (80.630.700,17-) TL. olduğunu, ayrıca davalı yöneticilerin kooperatifi borçlandırıcı başka işlemler de yaptıklarını, müvekkili kooperatifçe inşaat sözleşmesinin feshi bildirildiğinde, ihtara verilen cevapta hayatın olağan akışınna aykırı olarak kooperatifin teminat olarak şirkete her biri (10.000.000-) TL. bedelli 10 adet teminat bonosu verdiğinin bildirildiğini, sözleşmede bu hususta bir açıklık olmaması karşısında bu bonoların sonradan düzenlendiği ve muhafaza edildiği sonucuna varıldığını, hakem kararı ile inşaat sözleşmesinin fesh edildiğini, bonolardan iki tanesinin (5.2.1977 tanzim tarihli) (A.) tarafından dava dışı S.S. 3. E.K.Y.Kooperatifi'ne ciro edildiğinin anlaşıldığını bu bonolardan biriyle ilgili olarak menfi tesbit davası açıldığını, diğer bonoun ise iade edildiğini, 5.2.1978 tarihli diğer iki bononun ise 3. kişiler tarafından takibe konulduğunu, tüm senetlerin yönetici davalılar tarafından sonradan ve sözleşme dışı olarak düzenlendiğini, müvekkili kooperatifin davalı şirkete böyle bir borcu olmadığını ileri sürerek toplam (60.000.000-) TL. bedelli 6 adet bononun iptaline ve (80.630.700-) TL.'sının faiziyle birlikte yönetici davalılar ve inşaat şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, birleşen davada ise yönetici davalılar tarafından görevlerinin sona ermesinden sonra düzenlenerek şirkete verilen (60.000.000-) TL. bedelli 6 adet bononun davalı (N.) tarafından takibe konulduğunu ve bu davalının kötüniyetli bulunduğunu ve bonoların sahte olarak düzenlendiğini bildiğini belirterek bu davalı yönünden de bonoların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşma esnasında ise yönetici davalılardan (A.) ve (İ.)'nin (81.916.273,64-) TL.'sını zimmetlerine geçirdikleri sabit bulunarak bu davalıların zimmet suçundan diğer davalı (T.)'nin ise TCK.nu 204. maddesi gereğince mahkum olduklarını ve bu kararın kesinleştiğini belirterek davanınn kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan (A.) ve B.A.Y.E.T. Koll. Şti. vekili, iki davanın birlikte açılamayacağını, ayrıca zimmet iddiasını yerinde olmadığı gibi, booların da sözleşme tarihinde verildiğini ve yönetim kurulu kararına dayandıklarını ve iskonto edilmek suretiyle hamile ciro edildiklerini, bonoların bir kaç tanesinin inşaata başlanmadan önce verilmesine karşın diğerlerinin inşaatın belirli bir seviyeye gelmesinden sonra verildiğini ileri sürerek davanın reddi talebinde bulunmuştur.
Davalılardan (İ.) vekili de, iddiaların yerinde olmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Davalı (T.) vekili ise, müvekkilinin davacı kooperatifte bir süre muhasip yönetici olarak görev yaptığını, imza yetkisinin bulumaması nedeniyle kooperatifi borç altına sokacak hiçbir belgeye imza atmadığını belirterek davanı reddi talebinde bulunmuştur.
Davalılardan (N.) vekili ise, müvekkilinin iyiiyetli hamil olduğunun, senetlerin vadeden önce müvekkiline ciro edildiğini ileri sürerek müvekkili aleyhine açılan davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre, davalılardan (A.) ve (İ.)'nin (81.916.273,64-) TL.'sını zimmetlerine geçirmekten, davalı (T.)'nin ise zimmetin oluşmasınna iştirak etmekten suçlu bulunarak ağır ceza mahkemesince mahkum edildikleri ve bu kararın kesinleştiği, ağır ceza mahkemesinin bu kararı gereğince yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasınna gerek bulunmadığı, davalı şirketi zimmetle bir ilgisinin olmadığı, kooperatif ile davalı şirket arasıdaki inşaat sözleşmesinin hakem kararı ile davalı şirketin kusuru nedeniyle fesh edildiği, davalı (N.)'nin ise bu senetlerin teminat senedi olduğunu bilerek senetleri kötüniyetli olarak devraldığı sonucuna varılarak ve taleple bağlı kalınarak, (80.630.700-) TL.'sının dava tarihinden itibaren % 30 yasal faizi ile birlikte davalılar (A.), (İ.) ve (T.)'den tahsiline, diğer davalılar aleyhine bu hususta açılan davanın reddine ve toplam (60.000.000-) TL. bedelli 6 adet bononun iptaline ve davacı kooperatifin bu bonolar nedeniyle hamile borçlu bulunmadığının tesbitine karar verilmiştir.
Kararı, davalılardan (N.) ve (T.) vekilleri ile davalılardan (A.)'nın varisi ayrı ayrı temyiz etmişlerdir.
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre mümeyyiz davalılardan (A.) ve (T.)'nin tüm temyiz itirazlarının reddiyle mahkemece esas davaya ilişkin olarak verilmiş bulunan hükmün onanmasıan karar vermek gerekmiştir.
2 - Birleşen dava yönüden yapılan temyiz incelemesine gelince; TTK.'nun 690. maddesi delaletiyle aynı yasanın 599. maddesi hükmü gereğince hamil yönünden bononun iptalinen karar verilebilmesi için, borçlunun öcelikle bononun lehtara karşı karşılıksız olduğununn usulen kanıtlanması gerekir. Her ne kadar davacı tarafça esas davada bonoları lehtar yöüden de iptali istenmiş ise de mahkemece esas davada bu hususta bir karar verilmiş değildir. Birleşen davada da lehtara husumet yöneltilmemiştir. Kaldı ki, bonoların teminat bonosu olması bonoların karşılıksız olduğu anlamına gelmez. Öte yadan dosyada hamil davalının bonoları devralırken bonoların karşılıksız olduğunu bildiği ve bu hususu bile bile borçlu davacının zararına olarak devraldığı yolunda bir tanık beyanı ve delile de rastlanılmamıştır. Ayrıca bu bonolarla birlikte verilen bir başka bono ile ilgili diğer bir davada da davalı (N.) iyiniyetli hamil olarak kabul edilmiştir. Bu itibarla, mahkemece birleşe davaı reddine karar verilmek gerekirken kabulü cihetine gidilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle davalı (N.) yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: : Yukarıda (1) no'lu bendde açıklanan nedenlerle mümeyyiz davalılardan (A.) ve (T.)'nin tüm temyiz itirazlarının reddi ile mahkemece esas davayla ilgili olarak verilen hükmün onanmasına, (2) no'lu bendde yazılı nedenlerle mümeyyiz davalı (N.)'nin temyiz itirazlarının kabulü ile birleşen davayla ilgili olarak verilen hükmün davalı (N.) yararına bozulmasına, (250.000-) TL. duruşma vekalet ücretini davacıdan alınarak davalı (N.)'ye verilmesine, davacı vekili duruşmaya gelmediğinden davacı yararına duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz eden davalı (N.)'ye iadesine, aşağıda yazılı bakiye (3.318.900-) TL. temyiz ilam harcıın temyiz eden davalılar (T.) ve (A.)'dan alınmasına, 10.12.1992 tarihide oybirliğiyle karar verildi.
|