 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E. 1992/5419
K. 1993/5826
T. 24.9.1993 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ANASÖZLEŞME DEĞİŞİKLİĞİ
TOPLANTI VE KARAR YETER SAYISI
ÖZET Ana sözleşme değişikliğinde toplantı ve karar yetersayısı için TTK.nun
388. maddesi hükmü' uygulanır.
Yasa değişikliği ile anasözleşmelerde öngörülen toplantı ve karar yetersayıları değiştirilemez.
(6762 s. TTK. m. 388)
Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi)nce verilen 10.7.1991 tarih ve 143-200 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkillerinin davalı şirket ortağı olup, şirket genel kurulunun sermayenin (200.000.000) TL.den (1.000.000.000) TL.ye çıkarılmasına dair kararın ilanda artırılan sermayenin 1/4'ünün Ödendiğinin belirtilmesine rağmen davacıların böyle bir taahhütlerinin olmadığı ve ödeme yapmadıkları, sözleşmenin 17/3. maddesi gereği olan eski ve yeni metnin gündemle birlikte paydaşlara bildirilmediği, fevkalade yedek akçelerin sermaye artırımında kullanılması gerekmekte iken, iyiniyet kurallarına aykırı olarak karın fevkalade yedek akçeye ayrılmasına karar verildiği nakit ödemeli sermaye artırımının birbirine ters olduğunu ileri sürerek; kanuna, iyiniyet kurallarına aykırı sermaye artırımına ilişkin kararın iptalini talep etmiştir.
Davalı vekili, mukavele tadili yoluyla sermaye artırımı için gerekli işlemleri yaptıklarını, ortakların 1/4 sermayenin tahsilini müteakip Ticaret Mahkemesi'nin tasdikine gidildiğini, olağan ve olağanüstü genel kurulların aynı anda yapılamayacağına dair kanunda ve ilmi görüşte bir hüküm ve kanaat bulunmadığını, fevkalade yedek akçeler varken nakit ödeme şartlı sermaye artırımının ekonomik nedenlerden kaynaklandığını, iptal davasının iyiniyetle bağdaşmadığından davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; iddia, savunma bilirkişi raporları ve tüm dosya münderecatından sermaye artırılabilmesi için genel kuruldan oybirliği ile karar çıkması gerekli olup bu şartın gerçekleşmediği ve hususun bir itiraz mı, yoksa def'i mi olduğunun tartışıldığı ve itiraz olarak re'sen nazara alınarak 8.6.1 990 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan ve davalı şirket sermayesinin 1.000.000.000 liraya çıkarılmasına dair genel kararının iptaline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Davalı şirket anasözleşmesinin 7. maddesi; "sermaye artırılması veya azaltılması genel kurulun oybirliği ile alacağı kararla mümkün olabilir" hükmünü ihtiva etmektedir. Davalı şirketin 8.6.1990 günlü genel kurulunda sermayenin 200.000.000 TL.den 1 .000.000.000'a çıkartılması 18.750 sermaye payının red oyuna karşılık 21.250 oyla kabul edilmiştir.
Davacılar, sermaye artırımına ilişkin kararın alınmasında genel kurulca bu konuya ilişkin yasa ve anasözleşmedeki bazı gerekçelere uyulmadığını ve kararın iyiniyet kurallarıyla bağdaşmadığını davalarına dayanak yapmışlar, gerek dava dilekçelerinde, gerekse temyiz dilekçelerinde anasözleşmenin 7. maddesindeki çoğunlukla alınmayan kararın batıl olduğunu ileri sürmemişlerdir.
Bir genel kurul kararından sözedilebilmesi için öncelikle pay sahiplerinin anasözleşmenin veya yasaların öngördüğü biçimde toplanmış ve karar almış olmaları gerekir. Eğer anasözleşmede öngörülen sayıda toplanılmamış ve karar alınmamışsa alınan karar hukuken geçerli bir karar olarak kabul edilemez. Diğer bir anlatımla; böyle bir karar yoklukla malüldür. "Yokluk"la (batıl) sakatlanmış bir kararın iptali veya yokluğunun tesbiti davası TTK.nun 299 ve 381. maddelerindeki sürelere tabi olmadığı gibi, hakimin bu hususu nazara alması tarafların ileri sürmüş olma ve davaya dayanak yapılması koşuluna da bağlı değildir. Bu nedenledir ki davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyizi yerinde görülmemiştir.
Usul sorununu bu şekilde çözümledikten sonra irdelenmesi gereken diğer bir sorun, TTK.nun 388. maddesini değiştiren 3585 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesi ile şirket anasözleşmesindeki "oybirliği ile karar verilir' şeklindeki 7. madde hükmünün "uygulanabilirlik imkanı kalmış mıdır" sorusuna cevap bulmaktır. Kısacası; yasa değişikliğinde öngörülen nisapla mı, yoksa anasözleşmenin 7. maddesindeki gibi oybirliği ile mi karar alınmalıdır?
Bilindiği gibi, TTK.nun 388. maddesinde öngörülen nisaplar esas sözleşme ile hafifletilemez, fakat ağırlaştırılabilir. Şirketler esas sözleşmelerinde TTK.nun 388. maddesinden daha ağır bir nisaptan toplanma ve karar alma nisabı kabul edebilirler. Yasanın öngördüğünden ağır nisaplar bakımından yasa hükmü "emredici" nitelikte değildir.
3585 sayılı Yasa değişikliğinden şirketler için bu yasa hükmünün bağlayıcı olacağı veya şirketlerin anasözleşmelerini bu hükme uyduracakları yönünde bir hüküm sevkedilmemiştir. Keza, TTK.nun 388. maddesi değiştirilirken TTK.nun 372. maddesinin muhafaza edilmesi karşısında 388. maddenin anasözleşmedeki hükümleri doğrudan doğruya değiştirmeyeceğinin kabulü gerekir.
Davaya konu edilen olayda ise, TTK.nun 388. maddesindeki değişiklikten önceki ağır nisaplar mevcutken bile, davalı anonim şirket esas sözleşmesinde sermaye artırımı ve eksiltme kararlarında oybirliği ile, yani daha ağır bir nisap kabul edilmiştir. Anasözleşmelerde nisap belirtilmeyerek TTK. nun 388. maddesine atıf yapılmakla yetinilmiş olsa bile yasa değişikliği ile anasözleşme hükmü değişmiş olmaz. Zira, anasözleşmeler yasa ile değiştirilemezler. Ancak, anasözleşmede belirlenen koşullarla ortaklık genel kurullarında alınan kararlar değiştirilebilirler. Bu kararlarda uyulacak tek husus yasanın öngördüğü nisapların altında bir nisap kabul etmemektir.
Yukarıda açıklamalar ışığında, TTK.nun 388. maddesindeki değişiklik davalı şirket anasözleşmesinin 7. maddesindeki "oybirliği koşulu"nu doğrudan doğruya değiştirmeyeceğinden bu hükümdeki nisaba uyulmadan alınan sermaye artırımı kararı yok hükmünde olduğundan mahkemenin davanın kabulü yönündeki kararına karşı davalı vekilinin yönelttiği temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanması gerekmiştir.
S o n u ç Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davalı vekilinin bütün itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün (ONANMASINA), bakiye 7.000 lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 24.9.1993 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|