 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1992/3983
K: 1993/4084
T: 10.06.1993 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 7.Ticaret Mahkemesi'nce verilen 20.03.1992 tarih ve 1309-172 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı Bizimgaz... A.Ş.nin Okmeydanı 2. Bayi olduğunu, davalı şirketin ise dava dışı Bizimgaz... A.Ş. ile yaptığı nakliye sözleşmesi uyarınca bayilerden boş tüpleri alıp bu tüpleri Yarımca'daki dolum tesislerinde doldurtarak bayilere teslim eden bir şirket olduğunu, davalının bu ilişki çerçevesinde 4.5.1983 tarihinde şöförü Sami Hancar vasıtasıyla müvekkilinden 170 adet 2 kg.'lık piknik tüp ile gaz bedelini müvekkilinden teslim almasına rağmen geri iade etmediğini, davalının 20.06.1983 tarihli ihtara rağmen tüpleri iade etmediğini ve müvekkili tarafından şirket ortaklarından Haydar Özen aleyhine açılan davanın ise husumet itirazı üzerine müracaata bırakıldığını belirterek, tüplerin bedeli olan ( .960.600)liranın temerrüt tarihi olan 20.06.1983 tarihinden itibaren iskonto faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili cevabında, davanın TTK.nın 767. maddesinde öngörülen 1 yıllık sürede açılmadığını ileri sürerek zamanaşımı def'inde bulunmuş ayrıca da yasa dışı şirkete ait olan tüpler için davacının dava açamayacağını, istenen tazminatın fahiş olduğunu ve teslim zaptını kabul etmediklerinin ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın taşıma sözleşmesinden kaynaklanan bir alacak davası olduğu, davacının tüpleri 4.5.1983 tarihinde davalıya teslim ettiği, tüplerin Yarımca'ya götürülüp geri getirilmesi için 10 günlük bir sürenin eklenmesinin normal olduğunu, bu hesap tarzına göre davanın 767. maddesinde öngörülen 1 yıllık süre geçirildikten sonra (6 yıl 7 ay sonra) açıldığı, davacı tarafından davalının ağır kusur ve hilesinin varlığını iddia ve isbat etmemiş olduğu gerekçesiyle TTK.nun 767/1-3 maddesi uyarınca davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
TTK.nun 767. maddesinin ilk fıkrasında taşıma sözleşmesinden doğan bütün alacakların kural olarak 1 yıllık zamanaşımına tabi olduğu hükme bağlanmış, maddenin 5 fıkrasında ise eşyanın taşıyıcının hile veya ağır kusurundan dolayı zayi olması,, noksanlaşması veya bozulması halinde taşıyıcının sorumluluğunun 1. fıkrada öngörülen 1 yıllık zamanaşımına değil 10 yıllık genel zamanaşımına tabi olacağı hükme bağlanmış bulunmaktadır.
Dava konusu olayda davacı sonradan açılmamış sayılmasına karar verilen ilk davaya da atıfta bulunarak davalı yardımcısının tüpleri ve dolum bedellerini alarak geri getirmediğini ileri sürmüş, davalı ise tüplerin geri getirilmeme nedeninin suç teşkil eden bu eylem olmadığı, suç teşkil etmeyen başka bir nedenden dolayı tüplerin geri getirilmediği savunmasında bulunmamıştır. Şu halde mahkemece davalı taşayıcının davranışı TTK.nun 767/5.maddesi hükmüne uygun olup davanın 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu nazara alınıp 10 yıllık süre içinde açılan davaya bakılarak, davanın esası hakkında bir hüküm tesis edilmek gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine kara verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.06.1993 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|