 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1991/895
K: 1991/931
T: 15.02.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : K.O. ile Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. Hüseyin Tekelioğlu arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 5. Ticaret Mahkemesince verilen 7.5.1990 gün ve 1301-343 sayılı hükmü onayan direnin 22.10.1990 gün ve 5160-6757 sayılı ilamı aleyhinde davalı banka vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davalı Hüseyin'e olan borcuna karşılık, dava dışı bir bankanın Isparta şubesindeki hesabı üzerine 22.8.1938 tanzim tarihli (2.900.000) TL(lık hamiline yazılı bir çek keşide ettiğini, davalı Hüseyin'in ikametgahının bulunduğu Fethiye'de muhatap bankanın şubesi bulunmadığından, davacının (2.900.000) TL'yı diğer davalı bankanın Antalya şubesi aracılığıyla çekin istirdaı mukabili ödeme yapılacağı bildirildiği halde, davalı fethiye şubesinin çeki geri almadan havale bedelini 2.8.1988 tarihinde davalı Hüseyin'e ödediğini, bedeli tahsil edilen çeki elde teslim ettiği dava dışı Hulusi'nin çeki takibe koyarak, davacıdan (3.204.350) TL'yı tahsil ettiğini, davacının bedelinin ödediği çekin karşılıksız çek işlemi görmesi ve istihkakınından kesilmek suretiyle ödeme yapılması müteahhit olsa davacının itibarını sadeleyip üzüntü duymasına yol açtığını ileri sürerek, (3.204.350) TL maddi ve (1.000.000) TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiştir
Davalı Hüseyin, çekin hamili olmadığı gibi Hulusiye de teslim etmediğini, davalı tarafından kendisine herhangi bir ödeme yapılmadığını, diğer davalı banka vekili, bankanın havale ödeyicisi olarak çek iade edilmese bile havaleyi ihbar ettiği alıcıya havale bedelini ödemek durumda olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Hüseyin, çekin hamili olmadığı gibi Hulusiye de teslim etmediğini, davalı tarafından kendisine herhangi bir ödeme yapılmadığını, diğer davalı banka vekili, bankanın havale ödeyicisi olarak çek iade edilmese bile havaleyi ihbar ettiği alıcıya havale bedelini ödemek durumda oldğunu savunarak davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece davalı bankaya yönelik davacının kabulüne, atiye terk sebebiyle Hüseyin'e ilişkin davanın işlemden kaldırılmasına dair verilen hükmü, davalı banka vekilinin temyizi üzerine Dairenin 22.10.1990 tarih ve 90/5160-6757 sayılı kararı ile onanmıştır.
Davalı banka vekili karar düzeltme isteğinde bulunmuştur.
Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere ve davalı bankanın talimata aykırı olarak çeki geri almadan üçüncü kişiye ödemiş bulunması nedeniyle davacının çeki elinde bulunduran üçüncü kişiye ikinci defa ödeme yapma durumunda kaldığına bu ödemeye bankanın talimata aykırı davranışının sebebiyet verdiğini anlaşılmasına ve bankanın çeki almadan ödeme yaptığı kişiye rucu hakkı saklı bulunmasına göre davalı banka vekilinin karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davalı banka vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK.nun 442. maddesince REDDİNE, eksik alındığı anlaşıyan 5500 lira karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK.nun 442/3 madde hükmü uyarınca takdirine 15.000 lira para cezasının karar düzeltilmesini isteyenden alınarak hazineye gelir kaydedilmesine, 15.2.1991 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı Gıyasettin, Hüseyin ismindeki bir şahsa ödemesi esası ile Şekerbank Isparta Şubesindeki çek hesabı üzerinden 22.8.1988 tarihli (2.900.000) TL'lık hamiline bir çek keşide ettiğini ileri sürmüştür.
Davacı, Yapı ve Kredi Bankası Antalya Şubesi aracılığı ile Şekerbank çeki karşılığında Yapı Kredi Bankası Fethiye şubesinden Hüseyin'e ödemek üzere (2.900.000) TL'lık havale göndermiştir.
Havalenin muhataba (Hüseyin Tekelioğlu) gözüktüğü halde havale bedelinin (Hüseyin Küçük Ratepeli) ismindeki bir şahsa ödendiği anlaşılmaktadır.
Havalenin muhataba gösterilen davalı Hüseyin Tekelioğlu, davacı ile ilişkisi olmadığını, havalenin kendisine ödenmediğini bildirmişütir.
Havalenin, çekin istirdadı evkabilinde Hüseyin Tekelioğlu'na gönderildiği davalı banka vekilinin 28.6.1989 tarihli layihasında kabul edilmiştir.
Davacı, bankanın kusurlu ve hatalı işlemi sebebiyle maddi ve manevi tazminat istemiş ve talebini haksız fiil hukuki sebebine dayandırmıştır. Tazminata hükmedilmek iç in, bankanın hatalı işlemi ile davacının zararı ve mükerrer ödemesi arasında illiyet bağı olması gerekir.
Olayda bu unsur var mıdır?
Geri alınması şart koşulan çek, hamiline yazılı bir çektir. Bu vasfı itibariyle her zaman el değiştirmesi mümkün bulunmaktadır. Çekin hamili Hüseyin, havaleden bilgisi varsa havale bedelini bekleyebileceği gibi çeki işleme koyarak da alacağın elde edebilir veya çeki bir başkasına verebilirdi. Bu ihticalleri düşünmesi gereken davacının, çek karşılığını bankasında bulundurması gerekirdi. Aksi halde karşılıksız çek keşide etmekten dolayı ceza koğuşturmasına uğrayabilirdi.
Bankanın durumuna gelince; bankanın havale bedelini, çekin geri alınması suretiyle muhataba ödemesi icap ederdi. Ancak bankanın, çek kendisine ibraz edilmedikçe çek üzerinde bir hakimiyeti ve tasarruf imkanı doğmayacağından, çekin başka kişilerin eline geçmesini önleme gücü mevcut değildi. Havale muhataba Hüseyin, çeki bankaya tevdi ettikten sonra banka çeki kaybederek, mükerrer ödemeye sebebiyet verse idi illyiyet bağı kurulmuş olurdu.
Çek hamili ve havalenin muhataba olan Hüseyin, havaleyi almak üzere bankaya başvurmayabilirdi. O takdirde banka havale bedelini gönderene iade etmek durumunda olurdu. Olayda banka havaleyi yanlış kişiye ödemiş ise bankadan ancak bu sebeple havale bedeli ve fer'ilerinin istenmesi bahse konu olurdu.
Davacı, bankasında çek karşılığını bulundurma idi, çek hamili bedeli tahsil eder. İhtiyati haciz kararı almasına ve takip yapmasına lüzum kalmaz, davacı da çok bedelinden fazla bir miktarı ödemeye mecbur olmazdı.
Bu durumda, bankanın havale bedelini hatalı ödemesi ile, çekin yetkili hamili tarafından icra yolu ile tahsili olayı arasında sebep ve netice şeklinde illiyet rabıtası olmadığından, karar düzeltilmesi isteminin reddine ilişkin çoğunluk kararına katılmıyorum.