 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1991/6466
K: 1993/563
T: 01.02.1993
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 7. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 9.7.1991 tarih ve 399-642 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, davacının 100.000 TL.'lik nama yazılı hisse senedi sahibi sıfatı ile davalı şirketin hissedarı olduğunu, 24.5.1989 olağan 19.12.1989 tarih olağanüstü genel kurullarına davet olunmadığını, 2 ay önce duruma haricen muttal olduğunu, iki toplantıya da çağrılmaması nedeni ile şirketteki hissedarlığından kuşku duyup 6.2.1990 tarihinde İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 1990/381 Değişik İş sayılı dosyası ile hissedarlığını tespit ettirdiğini, T.T.K.nun 368 ve 370. maddelerindeki gereklere uyulmadığından yasal olmayan bir genel kurul toplantısı yapılmış olduğundan olağan ve olağanüstü genel kurul toplantılarının hükümsüzlüğünün tespitini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, eda davasının istenebileceği konular için tesbit davasının dinlenemeyeceğini, davacının şirkette payı bulunmadığını, taraf olma niteliği olmadığını sadece 1/1000 hisseye göre iddiada bulunmuş olmasına göre hukukunun korunmasında da bulunmadığının yasal sürelerinde geçirildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme, 1990/381 Değişik İşler sayılı dosyasına, bilirkişi raporuna, 11. Hukuk Dairesi'nin 19.10.1982 tarih 3800-3992 sayılı ilamına değil de 11. Hukuk Dairesi'nin 10.11.1989 tarih ve 6155-6157 sayılı ilamındaki görüşünü benimseyerek davalı anonim şirkete 1000 payda 1 pay sahibi olan davacınınsüresinde iptalini istemediği 24.5.1989 tarihli olağan ve 19.12.1989 tarihli olağanüstü genel kurul toplantıları ile bu toplantılarda alınan kararların hükümsüz olduklarının tespit yönünden süresinden sonra açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, genel kurula usulüne uygun çağrı yapılmadığı iddiasıyla açılmış iptal davası niteliğindedir. Dairemiz'in yerleşmiş içtihatlarına göre ortaklardan bazılarına tebligat yapılmaması şeklinde meydana gelen usulsüzlük genel kurul toplantısı ile alınan kararların hükümsüzlüğü sonucunu doğurmaz ve ancak iptal davasına yol açar. Açılan iptal davasında ise TTK.nun 381 maddesinde yazılı olduğu üzere toplantıda alınan kararların yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu iddia ve ispat edildiği takdirde iptale karar verilmesi mümkün bulunmaktadır. Sadece usulsüz çağrıya dayanılarak açılan davada iptal kararı verilemiyeceğinden davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 11.300 lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 01.02.1993 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.