 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1991/2979
K: 1991/4157
T: 18.06.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 4. Ticaret Mahkemesince verilen 19.12.1990 tarih ve 888-1146 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, müvekkilince müflise yedi kredi sözleşmesi ile 42.000.000 TL. lık kredi açılıp 67.001.000 TL'lık ipotek alındığını ve borç ödenmediğinden üç ayrı icra takibi yapılıp kesinleştiğini, 20.7.1988 tarihinde iflas masasına 205.938.438 TL. alacak kaydedildiğini, ancak bunun 179.438.438 TL'lık kısmının reddedildiğini belirterek, bu reddedilen kısmını ve 67.001.000 TL'nın da rüçhanlı olarak masaya kayıt ve kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı temsilcisi cevabında, davacının sadece icra takiplerine dayandığından incelemenin icra dosyalarından yapılması gerektiğini, ipoteklerin de azami kat ipoteği olduğunu savunmuştur.
Mahkemece, davacı bankanın defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesine kredi sözleşmeleri ve ipotek belgeleri ile tüm dosya içeriğine dayanılıp, davacının masaya müracaat tarihi itibariyle 205.938.438 TL. alacaklı olduğu, bunun 57.001.000 TL'lık kısmının ipotekli olduğu, alacağın masaya müracaat tarihi itibariyle hesaplanmasında ve kredi sözleşmelerinde 3 er aylık devreler halinde faizin ana paraya ilavesiyle yeniden temerrüt faizi uygulanacağı hakkında hüküm bulunduğundan faiz hesabına yönelik davalı itirazları doğru görülmeyip, 179.438.438 TL'nın daha masaya kayıt ve kabulüne 205.938.438 TL. toplam alacağın 57.001.000 TL'nın rüçhanlı alacak olarak kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı temsilcisi temyiz etmiştir.
1 - İİK'nun 184/1. maddesi hükmüne göre iflas açıldığı zamanda müflisin haczi kabil bütün malları hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa teşkil eder ve alacakların ödenmesine tahsis olunur. İİK'nun değişiklikten önceki 196. maddesi hükmüne göre rehin ile temin edilmemiş bütün alacakların faizleri iflasın açılması ile müflise karşı işlemez. Anılan maddenin (3494) sayılı yasayla değişik halinde ise değişikliğin yürürlüğe girdiği 25.11.1988 tarihinden itibaren artık adi alacaklar için de faiz işleyecek ve ancak bu halde tasfiye sonucunda masa mevcudunda bir şey kalırsa faiz alacakları ödenecektir. Olayımızda davacı bankanın alacağının 67.0001.000 TL'lık maksimal ipotek ile teminat altına alındığından hareketle masaya alacağın kaydı için müracaat edildiği tarihe kadar alacağın faizli bakiyesi hesaplanarak bulunan bu miktarın kayıt ve kabulüne karar verilmiş ise de, böyle bir hesaplama ile karar verilmesi doğru görülemez. alacak iflasın açıldığı tarih itibariyle hesaplanmalı, bulunan bu miktarın kayıt ve kabulüne karar vermekle yetinilmeli idi. İflasın açılması tarihinden, masa mevcudu içinde yer alacak rehinli taşınmazların paraya çevrildiği tarihe kadar ki faiz alacağını iflas masası memurluğu hesaplayacak ve alacaklıya ödeyecektir. Öte yandan iflas masası memurluğu İİK'nun 196. maddesi hükmünün değişik halini de yukarıda açıklandığı üzere dikkate alacaktır.
2 - Alacağa mürekkep faiz uygulanması taraflar arasındaki kredi sözleşmesinden doğmakta olup, hesabın kat'ı ile kredi ilişkisi sona erdiğinden artık hesabın kat'ı tarihinden itibaren temerrüt faizi uygulanması gerekir. Davalı, davacının alacağı hesaplanırken mürekkep faiz uygulandığını savunmuş olduğundan mahkemece bu savunma üzerinde durulmadan ve kredi ilişkisinin hesabın kat'ı ile sona erdiği dikkate alınmadan hüküm tesisi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Yukarıda 1 ve 2 No.lu bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün mümeyyiz davalı yararına bozulmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine 18.6.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.