 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1991/2651
K: 1992/9311
T: 28.09.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 5.11.1990 tarih ve 2170-4477 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu.
KARAR : Davacılı vekili, müvekkilesinin davalı şirkette pay sahibi olduğunu, anasözleşmeye göre (B) grubu pay sahiplerini temsilen yönetim kuruluna seçilen üyenin, şirketi münferiden temsile yetkili kılındığını, (B) grubu payların tamamına sahip olan ve müvekkilesinin babası olan (H.)'in ölümü üzerine yönetim kurulunun, ölen üyeden boşalan üyeliğe geçici olarak ortaklardan (İ.)'yi atadığını, müvekkilinin, ölüm edeniyle babasından intikal eden (B7 grubu paylar üzerinde iştirak halinde pay sahipliği oluşan müvekkilesinin onayı alınmaksızın (İ.)'nin geçici yönetim kurulu üyeliğine atanmasının geçersiz olduğunu, müvekkilesinin bu atamaya razı olduğuna dair 23.9.1986 tarihli tutanaktaki imzasının sahte olduğunu, müvekkilesinin (A) grubu paylardan (100) adedii eşi (B.)'ye noterden onaylı sözleşmeyle devredip keyfiyeti davalı şirkete bildirdiğini, davalı yönetim kurulunun devir hususunun haksız olarak kabul etmiyerek böylece gerçeğe aykırı haziru cetveli düzenlediğini ve 28.4.1987, 4.6.1987 tarihli genel kurul toplantılarına eşi (B.)'yi sokmadığıı ileri sürerek 28.4.1987 tarihli geel kurulda (İ.)'nin geçici yönetim kurulu üyeliğine atanmasına dair kararın tasvibine, 4.6.1987 tarihli genel kurulda ise bilanço ve kar-zarar cetveliin tasdikine karar verildiğini, böylece bu genel kurullarda alınan kararların anasözleşme, yasa ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğundan her iki genel kurulda alınan bütün kararların iptallerini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, ölüm nedeniyle boşala yönetim kurulu üyeliğie geçici olarak atamanı yönetim kurulunun yetkisinde ve yasal olduğunu, davacıın bir kısım payların devrie ilişkin sözleşme altındaki imzasının noterce onaylanmamış olması nedeniyle (B.)'nin pay sahibi kabul edilmediğini, ölen (H.)'den intikal eden paylarınn mahkemece atanmış tereke mümessilince temsil edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davalı şirketin 27.5.1986 tarihli genel kurulunda yönetim kuruluna (H.), (İ.) ve (H.D.)'yi seçtiği, 16.9.1986 tarihinde ölen davacı babası (H)'den intikal eden payların mahkemece atanmış tereke mümessilince temsil edildiğini savunarak davanı reddini istemiştir.
Mahkemece; davalı şirketin 27.5.1986 tarihli genel kurulunda yönetim kuruluna (H.), (İ.) ve (H.D.)'yi seçtiği, 16.9.1986 tarihinde ölen davacı babası (H)'den dolayı bir üyeliğin boşaldığı, diğer iki üyenin üyeliklerinin devam etmesie rağmenn 23.9.1986 tarihli yönetim kurulu toplantısında boşalan bir üyelik için hem eski üye (İ.)'nin hem de ortaklardan (İ.)'nin tayin edildiği, bu tayin şekline göre eski üye (İ.)'nin de istifa etmiş sayıldığı bu durumda yönetim kurulunun tek üyesi olarak kalan (H.D.)'nin tek başına geçici iki yönetim kurulu üyesi atamasının geçerli olmadığı, geçici iki üye atanmasının tasvibine dair 28.4.1987 tarihli genel kurul kararının TTK.md. 315'e aykırı olduğu gerekçesiyle 28.4.1987 tarihli genel kurulunda alınan kararlardan geçici iki üye atanması kararının iptali, her iki genel kurulda alınan sair kararların iptal istemleriin reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı vekilince temyizi üzerine;
Dairemizin 8.2.1990 tarih ve 1989/5478 E.1990-708 K. sayılı ilamıyla davacı, babası (H.)'in ölümü üzerine 23.9.1986 tarihli yöetim kurulu toplantısında üyelerden (İ.)'nin istifa etmiş sayılmasına ilişkin mahkeme gerekçesinin dayanaksız bir varsayım olduğu, (İ.) ve (H.D.)'nin üyeliklerinin devam ettiği, üyelikleri devam eden iki kişinin TTK. md. 315/1 uyarınca yapılacak ilk genel kurula kadar geçici bir yönetim kurulu atayabilecekleri, bunda yasaya aykırı bir yön olmadıuğı gibi 28.4.1987 tarihli genel kurul tasvibiyle de genel kurulun bu atamaya icazet verdiğinin nkabulüyle davanın tümden reddine karar verilmesi gerektiği düşünceleriyle yaptığı bozmaya uyan yerel mahkemece bozma doğrultusunda bu kez açılan davanın tümden reddine karar verilmiştir.
Kararı bu kez davacı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davacı vekiliin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygu buluan hükmün onannmasına, aşağıda yazılı bakiye (4.100-) TL. temmyiz ilam harcıın temyiz edenden alınmasına, 28.9.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.