 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1991/251
K: 1992/7393
T: 04.06.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 3. Ticaret Mahkemesince verilen 16.5.1990 tarih ve 507 - 366 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü :
Davalı vekili, davalıların yurt dışına taşıdıkları pamuk ipliklerinin hasarlı olması nedeniyle sigortalıya tazminat ödendiğini ileri sürerek (3.365.478) liranın reeskont faiziyle birlikte rücuan davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre taşımanın davalı A. Ulusalarası Taşımacılık Ltd. Şirketi tarafından üstlenildiğini ve diğer davalı tarafından taşımanın gerçekleştirildiği, yüklemenin hasarsız yapılmasına rağmen teslim yerinde malın hasarlı olduğunun anlaşıldığı (3592) DM'lık hasarın eskpertiz tarihindeki kur üzerinden hesap sonucu davacının (1.776.499) lira isteyebileceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne (1.776.499) liranın dava tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar vermiştir.
Hüküm; davalılardan T. A.Ş. vekilince temyiz edilmiştir.
TTK.nun 787. maddesi uyarınca taşıma sözleşmesinden kaynaklanan sorumluluk davacı ilk veya son taşıyıcıdan birisine karşı açılması zorunlu bulunmaktadır. Mahkemenin hatırlatması üzerine davacının bu hüküm çerçevesinde tercih hakkını kullanmaması nedeniyle ilke olarak davanın reddi gerekir ise de, Mahkemece yapılan hatırlatma yeterince açık olmadığı gibi müeyyidesi de hatırlatılmadığından ve diğer davalı tarafından da karar temyiz edilmeyip onun bakımından hüküm kesinleştiğinden bu hata, sonucu etkilemeyecek nitelikte kabul edilmiştir.
Bu durum karşısında, ilk taşıyıcı hakkındaki karar kesinleştiğinden son taşıyıcı hakkında davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden mümeyyiz davalı ile ilgili kurulan mahkumiyet kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle mümeyyiz davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün mümeyyiz davalı yararına bozulmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 4.6.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.