 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1991/2481
K: 1991/4855
T: 26.09.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, (İstanbul Asliye 3. Ticaret Mahkemesi)nce verilen 3.12.1990 tarih ve 445-1057 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla; temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili ile davalının S..... Kağıt Karton ve Mukavva San. Kollektif Şirketi'nin ortakları oldukları, davalının şirketi fiilen yönettiği dönemlerde şirket aleyhine usulsüz işlemler yaptığını ve müvekkilini zarara uğrattığını iddia ederek, tarafların ortağı oldukları kollektif şirketin tasfiyesine ve 31.12.1984 tarihine kadar davalı zimmetinde kalan (129.394.141) Tl'nın banka iskonto faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, tarafların ortağı bulundukları kollektif şirketin İstanbul Asliye 1. Ticraet Mahkemesi'nin kesinleşen kararı ile tasfiyesine karar verildiğini, tasfiyenin devam ettiğini, dava tarihi itibariyle davanın zamanaşımına uğradığını, davacının bilançolara itiraz etmediğini, TTK.nun 169. maddesi uyarınca davanın dinlenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; iddia ve savunmaya, toplanan kanıtlara nazaran davacının talep etitği alacakla ilgili ihtilafın 1982, 1983 ve 1984 senelerine ait olduğu, bu senelere ilişkin bilançolara ihtirazi kayıt ileri sürülmeden kabul edilmiş ve bu bilançolara istinaden Maliye'ye gelir vergisi beyannamelerinin verilmiş olduğu, bu sebeple TTK.nun 169. maddesi uyarınca davacının itiraz hakkı kalmadığından davanın dinlenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
İdareci şerik olan davalı hakkında Asliye Ceza Mahkemesine açılmış bir ceza davasının bulunduğu ve halen derdest olduğu anlaşılmaktadır. Ceza davasında, davalının aleyhinde olan bazı belge ve ifadeler bulunduğu ileri sürülmüştür. Davalının, ihle veya suç teşkil edecek hareketleriyle hilafı hakikat bilanço düzenlemiş olması halinde TTK.nun 169. maddesine göre davacının eski yıllar bilançosuna itiraz etmemiş olması bu tazminat ve alacak davasının görülmesini engellemez.
Mahkemece, ceza davası sonucu beklemek ve davacının huku davasında gösterdiği ve göstereceği deliller incelenmek, sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazını kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, taraf vekilleri duruşmaya gelmediğinden davacı yararına duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde teyiz edene iadesine, 26.9.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.