 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1991/2331
K: 1991/4669
T: 19.09.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13.12.1990 tarih ve 757-825 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacılar vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 10.9.1991 gününde davacılar avukatı K. gelip, davalı
avukatı tebligata rağmen gelmediğinden temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı A.Ş.tin kurucu ortakları olduklarını ve bir kısım müvekkillerinin davalı şirketin yönetim kurulu üyeleri iken baskı sonucu yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldıklarını, dört yönetim kurulu üyesinin istifa ederek ayrılmaları neticesi şirketin organsız kaldığını, istifa eden yönetim kurulu üyelerinin yerine usulsüz olarak geçici yönetim kurulu üyeleri alınarak, usulsüz şekilde genel kurulun toplantıya çağrıldığını, şirketin öz varlığını yitirmiş olmasına rağmen 26.9.1989 günlü genel kurul toplantısında sermaye arttırımı kararı alındığını, bu genel kurulda alınan sermaye artırımı kararının yasaya aykırı olduğunu iddia ederek 26.9.1989 günlü genel kurul toplantısında sermaye arttırımı kararı alındığını, bu genel kurulda alınan sermaye artırımı kararının yasaya aykırı olduğunu iddia ederek 26.9.1989 günlü genel kurul kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, TTK. 315. maddesi uyarınca istifa eden yönetim kurulu üyelerinin yerine geçici yönetim kurulu üyeleri atandığını, geçici üyelerle oluşturulan yönetim kurulunun sermaye tezyidi kararı alıp genel kurulu toplantıya çağırmasının yasaya uygun olduğunu, genel kurul kararının yasaya ve iyiniyet kurallarına aykırı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya, bilirkişiler raporuna ve toplanan kanıtlara nazaran davalı şirketin özvarlığını kaybetmediğinin belirlendiği ayrı ayrı zamanlarda istifa eden yönetim kurulu üyelerinin yerine geçici üye atanmasının TTK.nun 315. maddesine uygun ve yasal olduğu, genel kurul kararının iptali hususunda ileri sürülen nedenlerinde yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dairemizin TTK. 315. maddesi ile ilgili 8.2.1990 tarih 1989/5478 E ve 1990/708 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi, genel kurulun toplantıya çağrılmasında yönetim kurulunun toplantı nisabı aranmamalıdır. Yönetim kurulunun münhal üyeliklerinin doldurulması işleminde usulsüzlük bulunmadığından genel kurulun toplantıya çağrılması işlemi de mevzuata uygun sayılmalıdır.
Esasen genel kurulun toplantıya çağrılması usulsüz olsa dahi mücerret bu husus genel kurul kararının iptalini gerektirmeyip TTK. 381. maddesi hükmünce aynı zamanda alınan kararların yasaya veya ana sözleşmeye veya objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunun saptanması da gerekmektedir. Davamızda böyle bir iddia ileri sürülmemiş bulunduğundan hükmün onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, davalı vekili duruşmaya gelmediğinden davalı yararına duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 770 lira temyiz ilam harcından peşin harcın mahsubuyla temyiz edenden alınmasına, 19.9.1991 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
TTK.nun 315. maddesine göre, yönetim kurulu üyeliklerinden bir veya birkaçının boşalması halinde, yönetim kurulu yasal koşulları bulunan kişi veya kişileri boşalan üyeliklere seçer ve bu seçimi ilk toplanacak genel kurulun onayına sunar. Yönetim kurulunun böyle bir seçim yapabilmesi için toplanma ve karar yetersayılarının bulunması gerekir. Eğer, yönetim kurulu üyeliklerinde boşalmalar sonucu yönetim kurulu toplanma yetersayısını kaybetmiş ise, artık bu kurul toplanarak TTK.nun 315. maddesine göre bir işlem yapamaz.
Davalı ortaklığın beş yönetim kurulu üyesi olup ilk önce iki üyesi yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığına göre, beş kişilik ir yönetim kurulunda toplanma yetersayısı dört olduğu için bu yönetim kurulu üç kişi ile toplanarak TTK.nun 315. maddesine göre karar veremez. Aksine, böyle bir karar almışsa, bu karar geçersizdir. Bu itibarla, davalı ortaklığın yönetim kurulunun oluşması yasaya aykırı olduğundan yaptığı işlemler de geçerli sayılamaz.
Her ne kadar sermaye artırımı kararını genel kurul vermekte ise de, sermaye artırımında ve bu artırımdan sonra yönetim kurulunun yapacağı çok önemli işler bulunmasına göre, yasaya aykırı biçimde oluşan bu yönetim kuruluna, ortaklığın ticari yaşamını ilgilendiren işlemlerin yapılmasına önceden örtülü biçimde izin vermek, giderilmesi olanaksız sakıncalı sonuçlar doğurur ve sorumluları da saptamak güçleşir. İşte, bu nedenledir ki, yasaya aykırı oluşan yönetim kurulu, ortaklığın sermayesinin artırılması işlemlerini yapamaz.
Açıklanan bu duruma göre, sermaye artırımı kararının iptali gerekirken, davanın reddine ilişkin kararı benimseyen çoğunluğun gerekçesine katılmıyorum.