Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1991/132
K: 1991/2415
T: 05.04.1991

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 7. Ticaret Mahkemesince verilen 3.3.1989 tarih ve 271-195 sayılı hükmün temyizen tetkiki 3. şahıs alacaklı banka vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
 
KARAR : Türk Ticaret Bankası vekili, müvekkiline borcu nedeniyle Fatih Saraçoğlu, Zeki Saraçoğlu, Tekin Saraçoğlu, Sar Holding Yatırım ve Finansman hakkında 5.6.1984 vadeli (1.663.000)TL ve 15.6.1984 vadeli (18.337.000) TL bono ile iflas yoluyla takip yaptığını, iflas ödeme emrine itiraz ve şikayet edilmediğini belirterek Sar Holding Yatırım ve Finansman A.Ş.nin iflasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan kanıtlara ve depo emrine rağmen borcun ödenmediği gerekçesiyle 19.2.1988 günü saat 16.30 da iflasın açılmasına karar verilmiş bu karar 10.3.1989 tarihinde kesinleşmiştir.
Türkiye Vakıflar Bankası A.Ş., iflas masası 13 sıra numarası altında 15.596.582.490) TL alacak kayıt ettirmiştir.
İflas davası derdest iken senet borçlularından Zeki Saraçoğlu İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 1988/73 esasında kayıtlı Menfi Tesbit davasını açarak, iflas takibine konu senetlerin ihdasına neden olan (381.456.000) TL pay senedi satış sözleşmesinin iptali ile, bu sözleşme uyarınca verilen senetlerden dolayı Türk Ticaret Bankasınca İstanbul 6. İcra Müdürlüğünün 1986/6509 sayılı takipin iptaline karar verilmiş ve taraf vekilleri temyizden feragat etmekle mahkeme kararı 14.2.1989 tarihinde kesinleşmiştir.
Bu kez menfi tesbit davasında taraf olmayan Sar Holding Yatırım ve Finansman A.Ş. iflas kararının verildiği İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesine başvurarak 24.2.1989 tarihli dilekçe ile iflas kararının verilmesine neden olan senetlerin ve dayanağı takiplerin İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 1988/73 sayılı kararıyla iptal edildiğini ve bu kararın kesinleştiğini bildirerek iflas kararının yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılmasını dava etmiştir.
Bu istemi karşı taraf Türk Ticaret Bankası A.Ş.ce kabul edilmiştir.
Mahkemece, Sar Holding Yatırım Finansman A.Ş.nin isteminin kabulü ile HUMK. 445/10 maddesi uyarınca 3.3.1989 tarihli iflas kararının iptaline karar verilmiştir.
İflas kararının iptaline dair kararın 21.4.1989 tarihinde 3. şahıs olup iflas masasına alacak kayıt ettiren Türkiye Vakıflar Bankası A.Ş'ne tebliği üzerine, aynı gün Türkiye Vakıflar Bankası iflas masasından alacaklı olduklarını, verilen kararın usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle yaptığı temyiz itirazı üzerine,
Mahkeme, 18.5.1989 gün 1989/271-195 sayılı kararı ile temyiz edenin davanın tarafı olmadığı gerekçesiyle temyiz isteminin reddine karar vermiştir.
Türkiye Vakıflar Bankası T.A.Ş. vekilince, temyiz isteminin reddine dair karar, temyiz edilmiştir.
1 - Yargılamanın iadesi kesin hükmün bertaraf edilmesini amaçlayan, ancak HUMK. 445. maddesinde sayılan sınırlı sebeplerle başvurulabilecek fevkalade bir kanun yoludur. Onun içindir ki yasada bu yola başvurabilecekler de sınırlı tutulmuştur. Bunlar da ancak hukuki menfaati bulunan "taraflar" ile istisnaen hüküm lehine olan tarafların halefleri ve alacaklılardır. (HUMK.446.)
Ne varki iflas davasının özelliği vardır. Ferdi (cüzli) icra takibinde, alacaklı borçlunun mamelekine dahil belli mallara el koydurur. Bu takip şekli diğer alacaklıları ilgilendirmez. Toplu (Külli) takip şeklinde ise, diğer alacaklılar davaya girerler. Borçlunun bütün mal ve hakları icranın konusunu teşkil ederler. Diğer bir deyimle, "borçlunun mameleki alacaklıların müşterek rehni mesabesindedir" TTK. 311/1) İflas, hem tüm alacaklılar hem de borçlunun bütün mal ve hakları bakımından toplu (külli) takip biçimi ve tasfiye yoludur.
İflas davası alelade bir dava türü değildir; kendine has özellikleri vardır. Konuya çözüm ararken bu özelliği göz ardı edilmemelidir. İflas hükümle açılır; açılma gün ve saati karar yerinde belirtilir. Mahkeme keyfiyeti kararın kesinleşmesini beklemeden hemen ve resen iflas dairesine bildirir. Durum ayrıca ve İİK. 166 maddesindeki yerlere bildirilir. Açılma anından itibaren iflasın gerek maddi hukuk, gerekse iflas hukuku, gerekse usul hukuku, açısından sonuçları ortaya çıkmağa başlar, Özellikle, müflisin tasarruf yetkisi kısıntıya uğrar, taraf olduğu akitlere etkili olur. Haczi caiz bütün mal ve haklar masaya girer. Müflisin mal ve hakları üzerindeki tasarrufu alacaklılar yönünden hükümsüz hale gelir. İİK. 164. maddesi; hükmün temyizinin iflasın ilanına, masanın teşkiline mani teşkil etmediği, ancak ikinci alacaklılar toplantısının hüküm kesinleşmedikçe yapılamıyacağı şeklindedir.
İflas hükmü inşai bir karardır. Açılmış olan iflas herkese karşı etkili olup, iflas davasını yürüten alacakı bu nedenle bu konudaki tasarruf yetkisi ve kuvvetini kaybeder. Masaya alacak kaydettiren kişi diğer davalardaki gibi 3. şahıs durumunda olmayıp iflas davası ile ilgili kişidir, onun bu davada taraf gibi hatta ondan da ileri hukuki yararı vardır. Aksi halde müflisin, kendisinin iflasını isteyen alacaklı ile anlaşıp iflas kararından rücu edebileceği ve bu karara masaya alacak kaydettiren kişinin seyirci kalacağı gibi yasa koyucunun istemediği bir sonuca varılacağı açıktır.
Mahkeme kararını temyiz eden Türkiye Vakıflar Bankası A.Ş., müflis Sar Holding Yatırım ve Finansman A.Ş. iflas masasına 13. sıra numarası altında (15.596.582.490) Tl alacak kaydettirmesine, iflas kararının iptali alacaklıyı etkileyen bir durum yaşatmış olmasına, iflas davasının özelliği nedeniyle alacaklının kararı temyiz etmesinde hukuki yararı bulunduğunun kabulü ile Mahkemenin temyiz isteminin reddine ilişkin 18.5.1989 gün 1989/271-195 sayılı hükmün bozulması ve 3. şahsın temyiz itirazlarının incelenmesi gerekmiştir.
2 - Dava, HUMK. 445/10 maddesi hükmüne dayanan, yargılamanın yenilenmesi isteğine ilişkindir. Bu maddeye göre, tarafları sebebi ve konusu aynı olan bir dava hakkında verilen hükme aykırı, yeni bir hüküm verilmesine yasal sebep bulunmadığı halde, aynı veya başka bir mahkeme tarafından, önceki hükme aykırı ikinci bir hüküm verilmiş ve her iki hükmün kesinleşmiş olması yargılamanın yenilenmesi sebebi sayılmıştır. Öte yandan, kesin hükmün varlığından söz edilebilmesi için de, her iki davanın tarafları, dava sebebi ve konusu aynı olmak gerekir. Bu yön, HUMK. 237 maddesinde açık bir şekilde gösterilmiştir.
Bu açıklamaların ışığı altında somut olay incelendikte: Türk Ticaret Bankası vekili 4 senet borçlusu hakkında iflas yolu ile takip yapmış ve fakat sadece Sar Holding Yatırım ve Finansman A.Ş. hakkında iflas davası açmış ve mahkemece bu şirketin iflasına karar verilmiştir.
Menfi tesbit davası ise iflas davasında taraf olmıyan Zeki Saraçoğlu tarafından açılmış ve mahkeme sadece Zeki Saraçloğlu ile Türk Ticaret Bankasını bağlıyan bir hüküm kurmuştur. Davada taraf olmıyan Sar Holdingin bu menfi tesbit ilamının kesin hükmünden yararlanmasına yasal olanak yoktur. Bu hüküm dava dışı Sar Holding için belki bir kesin delil olabilir fakat asla onun hakkında HUMK. 237. maddede yazılı kesin hüküm oluşturmaz. O halde her iki davanın tarafları aynı olmadığı gibi, dava sebebi ve konusu aynı değildir.
Diğer taraftan yargılamanın iadesi yolu ancak maddi anlamda kesin hüküm teşkil eden kararlar için açıktır. İflas ödeme emrine itiraz edilmemiş olması halinde Ticaret Mahkemesinin vermiş olduğu ödetme (depo) kararı maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. Nitekim konkordatonun tasdiki veya reddi kararları da maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediklerinden bu kararlara karşıda yargılamanın iadesi yoluna başvurulamaz. Somut olayda iflas ödeme emrine itiraz edilmediğinden verilen iflas kararı maddi anlamda kesin hüküm olmadığından ortada birbirine aykırı iki kesim hükümden söz etmeye de olanak yoktur.
İflasın açılması kararından sonra, iflas hükmü kesinleşmiş olsun veya olmasın, iflasın kaldırılması ve borçlunun serbestçe tasarruf yetkisini kullanması sadedinde mallarının kendisine bırakılabilmesi, bütün alacaklıların istekleri geri aldıklarına dair beyanname vermelerine veya tekmil alacakların ödendiğini kanıtlayan bir belge ibrazına ya da konkordatosunun tasdik kararının varlığına bağlıdır. (İİK. 182) Yoksa iflas kararı verildikten sonra isteğin geri alındığının, vazgeçildiğinin beyan edilmesinin hukuki sonuç vermiyeceği, davayı açan ve karar alan kişinin artık tek başına onu durdurmaya gücünün yetmiyeceği, borçlu bütün alacaklılar ile karşı karşıya geldiği için bir kısım alacaklıların tatmin edilmesi veya mahil alması, feragat edilmesi, yolu ile iflasın ortadan kaldırılamayacağı, mahkemenin hangi sebeple olursa olsun iflas kararından rücu, onun iptali gibi ona zıt yeni bir karar veremiyeceği gerek öğretide gerekse Yargıtay kararlarında açıkça kabul edilmektedir. (Sıtkı Akyazan-İcra ve İflas Kanunda yeni değişiklikler üzerinde inceleme ve açıklamalar 1975, Necmettin Berkin İflas Hukuku dersleri 1960-1983, Senai Olgaç-İcra İflas Cilt: II-1977, İlhan Postacıoğlu, İflas Hukuku İlkeleri, Cilt 1-1978, Saim Üstündağ-İflas Hukuk Dersleri 1975, Baki Kuru-İflas, Konkordato Hukuku 1988, Y.H.G.K.nun 6.4.1983 gün 1982/12 963, 1983/335 sayılı kararı).
Bütün bu açıklamalar göstermektedir ki, iflasın açılmasından sonra mahkemenin iflas kararından yargılamanın iadesi yolu ile dönmesi, iflas kararını iptal etmesi hukuki sonuç doğurmıyacağından haklı bulunmıyan davanın reddine karar verilmek icap ederken aksine düşüncelerle kabul cihetine gidilmiş olması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
 
SONUÇ : Yukarıda (1) bentte açıklanan nedenle temyiz eden 3. şahsın temyize başvurma hakkının kabulü ile temyiz itirazlarının incelenmesine, (2) bentte yazılı nedenlerle 3. şahıs vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkemenin 3.3.1989 gün 1989/271-195 sayılı hükmün temyiz eden yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 5.4.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini