 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1990/965
K: 1991/2663
T: 29.04.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 6. Ticaret Mahkemesince verilen hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili müvekkili şirketin bölge bayii olan davalı ile süregelen emtia alış - verişleri nedeniyle müvekkilinin cari hesap bakiyesi alacağı 5.719.955,17 TL nın birikmiş kanuni faiziyle birlikte baliğ olduğu 7.650.441,17 TLnın takip tarihinden itibaren davalının itirazı sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve % 15 den az olmamak üzere inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında müvekkilinin ikametgahının Burdur'da olması itibariyle İstanbul Mahkemesinin yetkisiz olduğunu müvekkilinin aldığı malların bedelini ödediğini ve borcu kalmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın sözleşmeden doğan para alacağına ilişkin olması karşısında davacının kendi ikametgahının bulunduğu yerde de takip yapabileceği ve dava açabileceği cihetle yetki itirazının varit görülmediği davalının satın aldığı mal bedellerinin asıllarını ödemekle birlikte geç ödemeleri nedeniyle sözleşme hükümleri uyarınca aylık % 5 finansman masrafı ödemekle yükümlü olduğu davacının finansma farkı belirlendiği, ancak bu alacağı ancak takipten sonraki için faiz isteyebileceği gerekçesiyle 5.719.955 TL alacağın takipten itibaren yıllık % 30 faiziyle birlikte devamını mümkün kılacak şekilde itirazın iptaline mezkür meblağın % 15'i nisbetinde inkar tazminatının tahsiline karar verilmiştir.
Hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1 - (...)
2 - Taraflar arasındaki sözleşmeye göre davacının sattığı emtiaya ilişkin olarak davalıya fatura ettiği semen borcunun belirli sürede ödenmemesi halinde davalının geciken her ay için % 5 finansman masrafı (vade farkı) ödemesi öngörülmüştür. Peşin satış bedelinin belirli sürede ödenmemesi halinde gecikilen ödeme dönemleri için borçlunun yapması gereken munzam ödemeler uygulamada vade farkı, finansman masrafı vs. adlarla ifade edilse bile bunların hukuki nitelikçe dönem ve oranı sözleşmeyle belirlenmiş temerrüt faizi olduğu kuşkusuzdur.
BK.nun 104/f. III maddesinin emredici hükmüne nazaran birikmiş temerrüt faizi alacağına yeniden temerrüt faizi yürütülemez. Dava konusu alacağın tamamının kabul edildiğine göre davacının bu alacağına takipten sonrası için yeniden temerrüt faizi yürütülmesi anılan yasa hükmüne aykırıdır. Mahkemece davacının takip tarihi itibariyle talepte haklı bulunduğu 5.719.955 TL. alacağa hasren itirazın iptaline karar verilmek icap ederken tamamı temerrüt faizinden oluşan bu alacağa takipten sonrası için yıllık % 30 nispetinde temerrüt faizi yürütülmesine imkan verir şekilde iptal hükmü tesisi isabetsiz olup hükmün bu sebeple bozulması lazım gelmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 nolu bentte yazılı nedenlerle sair temyiz itirazlarının reddine hükmün 2 nolu bentte gösterilen nedenle temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA 29.4.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.