 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1990/8684
K: 1991/380
T: 31.01.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Bayramiç Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 11.2.1988 tarih ve 310-21 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla bazı nevakısın ikmali için dosya mahalline gitmişti. Bu kerre ikmalen gelmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili müvekkilinin dava dışı S'ye toplam 625.000 TL. tutarında iki adet hamiline yazılı çek keşide edip verdiğini, daha sonra bu çeklere hamil olan dava dışı K'nın çeklerin karşılıksız çıkması sebebiyle davacı aleyhine ceza davası açılmasını tahrik ettiğini, bir borçtan dolayı S'ye karşı icra takibine girişen dava dışı C'nin, S'nin ilk hamili olduğu çeklerden doğan alacağına haciz koydurduğunu ve davacının bu çeklerin tutarı 625.000 TL. yı bu haciz sebebiyle C'ye ödediğini, bu defa aynı çekleri eline geçiren davalının davacıya karşı yeniden icra takibine giriştiğini ve davacının mükerrer ödemeye zorlandığını ileri sürerek müvekkilinin mezkür çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının çek tutarlarını dava dışı şahıslar arasında cereyan eden bir icra takibinde ödemesinin çeklerin hamiline karşı ileri sürülemeyeceğini savunmuştur.
Mahkemece dava dışı C'nin çeklerin ilk hamili olan dava dışı S'ye karşı 985/174 esas sayılı dosyada giriştiği icra takibinde S.'nin dava konusu çeklerden doğan alacağına haciz koydurduğu, bu alacak haczi üzerine davacı keşidecinin çeklerin tutarı olan 625.000,- TL. yı takip dosyasına ödediği bu defa aynı çekleri eline geçiren davalının davacıdan bir talepte bulunmağa hakkı olmadağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Hamiline yazılı çekler fiilen haciz edilip icra dairesince muhafaza altına alınmadıkça bu çeklerde cisimlenen alacağın haczi caiz değildir İİK. md. 88/f. 1. Diğer bir deyişle takip borçlusunun hamili bulunduğu çeklerde cisimlenen alacağın İİK.nun 89. maddesinin öngördüğü prosedür dairesinde haczine hukuki cevaz yoktur.
Bu durumda dava dışı C'nin dava dışı S'ye karşı icra takibinde, S'nin hamili bulunduğunu iddia ettiği nizalı çeklerde tecessüm eden alacak için İİK.nun 89. maddesi uyarınca S'ye borçlu olduğundan bahisle davacıya birinci haciz ihbarnamesi tebliğ ettirmesi takip hukuku kurallarına aykırı olduğu gibi davacının da önce haciz ihbarnamesine haklı olarak itiraz edip daha sonra çeklerin tutarını C'ye ödemesi çeklerin meşru hamilinin talep haklarını bertaraf etmez. Mahkemenin bu esasa aykırı düşen gerekçesinde isabet yoktur.
Ancak çeklerin arkasındaki ciro zincirlerinde davacının ve davalının adı geçmediği gibi çeklerin muhatap bankaya dava dışı K. tarafından ibraz edilip karşılıksız şerhi verdirildiği, son hamil K'nın muhatap bankaya yönelik cirosundan başka bir ciro imzasının bulunmadığı anlaşılmaktadır. TTK.nun 703. maddesine göre hamiline yazılı çekin ciro yoluyla tedavül görmesi çekin hamiline yazılı vasfını etkilemez ise de çekin mücerret teslim yoluyla el değiştirmesine ancak ödemeden imtina keyfiyetinin TK.nun 720. maddesinde öngörülen şekillerden biriyle tespitine kadar diğer bir deyişle çekin olağan fonksiyonu olan ödemenin yapılacağı umudunun mevcut olduğu süre zarfında cevaz verilebilir. Nitekim TTK.nun 705. maddesinde ibraz müddetinin geçmesinden veya ödememe keyfiyetinin usulen tespitinden sonhra yapılan bir cironun alacağın temliki hükmünde olduğu belirtilmek suretiyle çekin tabi olduğu kambiyo hukuku devir şekline göre tedavül kabiliyetinin, ibraz süresinin sonuna veya ödememe hususunun tespitine kadar mevcut olabileceğine işaret edilmiştir.
Dairemizin 30.1.1986 gün ve 7591-293 sayılı, 30.6.1989 gün 6711-4001 sayılı içtihatları da bu yoldadır (YKD şubat 1990, sh. 239 vd.).
Bu durum karşısında karşılıksızlığı usulen saptanan çekleri herhangi bir temlik beyan veya ciro imzası olmadan mücerret teslimle edinen davalının mbeşru hamil sıfatı ve takip hakkı bulunmadığından davacının nizalı çeklerden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi bu gerekçeyle ve sonucu itibariyle doğru olduğundan yerel mahkemenin dayandığı gerekçenin isabetsizliği bozma sebebi sayılmamıştır.
SONUÇ : Yukarda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının reddiyle sonucu itibariyle doğru bulunan hükmün onanmasına, aşağıda yazılı bakiye 16.250 lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 31.1.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.