 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1990/8345
K: 1990/2974
T: 03.04.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 6. Ticarett Mahkemesince verilen 26.5.1989 tarih ve 700-513 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin üyesi bulunduğu davalı kooperatif yönetim kurulunun 15.1.1985 günlü kararı ile parasal edimlerini yerine getirmediği nedeniyle haksız olarak ihraç edildiğini, müvekkilinin süresinde genel kurula yaptığı itirazının da 10.2.1985 günlü genel kurulca reddedildiğini ve yönetim kurulu ihraç kararının onaylandığını, ihraç kararının haksız ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek belirtilen ihraç kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın süresinde açılmadığını, iki haklı uyarıya rağmen davacının verilen sürelerde, parasal borcunu ödemediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davanın bir aylık süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle reddine dair verilen karar Dairemizin 1986/1658-2082 sayılı ve 9.4.1986 günlü ilamında belirtildiği üzere, genel kurul çıkarma kararlarına karşı açılan davalarda da üç ay içerisinde dava açma hakkı bulunduğu belirtilerek hüküm davacı yararına bozulmuş, davalınıne karar düzeltme istemi Dairemizin 1986/4714-5667 sayılı ve 10.10.1986 günlü ilamında belirtilen nedenlerle reddedilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, yönetim kurulunun yasada ve ana sözleşmede belirlenen görev süresinin bitmesi ile görevinin kendiliğinden sona ermeyeceği, görev süresi bitmiş yönetim kurulunun verdiği kararların geçersiz sayılamayacağı, davacıya Kooperatifler Yasasının 27. maddesi uyarınca usulüne uygun iki uyarı tebliğine rağmen borcun ödenmediğinin belirlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
1 - Davalı kooperatif yönetim kurulu görevi 1980 senesinde seçilmiştir. Görev süresi ise ana sözleşmenin 47. maddesine göre bir yıldır. 1163 sayılı Kooperatifler yasasının 57. maddesi uyarınca yönetim kurulu üyeleri en çok dört yıl için seçilebilirler. Davalı Kooperatif yönetim kurulu üyeleri 1980 senesinde yönetime seçildikten sonra 10.2.1985 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına kadar genel kurulu toplamamışlar davacı hakkındaki ihraç kararını da 15.1.1985 tarihinde almışlardır. İhraç kararını alan yönetim kurulunun 1980 senesinde seçiminden sonra, Kooperatifler yasasının 57. maddesinde belirtilen dört yıllık süre geçtiğinden ve yeniden yönetim kurulu üyeleri seçimi de yapılmadığından, bu yönetim kurulunun ihraç kararının alındığı tarih itibariyle yetkileri sona ermiş ve hukuki niteliğini kaybetmiş olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle yönetim kurulunca davacı kooperatif ortağı hakkında alınmış bulunan 15.1.1985 tarihli ihraç kararı geçersizdir. Mahkemece davacı hakkındaki yönetim kurulunun aldığı ihraç kararının geçerli sayılması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
2 - Davacıya gönderilen 17.11.1984 tarihli birinci uyarıda 305.000 lira borcun 20 gün içerisinde ödenmesi istenmiş, 8.12.1984 günlü ikinci uyarıda ise 30 günlük süre verilerek aynı miktar borcun ödenmesi istenmiştir. Davacı her iki uyarının da kendisine tebliğ edildiğini kabul etmiş ise de, uyarıların davacıya hangi tarihte tebliğ edildikleri tesbit edilmemiştir. 1. uyarının tarihi 17.11.1984 olup, aynı gün postaya verilmiş olsa dahi, 2. uyarı tarihine göre arada 21 günlük süre bulunduğundan, 1. uyarıda verilen 20 günlük sürenin, bu uyarının davacıya tebliğ edildiği tarihe göre dolup dolmadığı belirlenmeden 2. uyarının gönderilmiş bulunduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca davalı kooperatif ana sözleşmesinin 14. Kooperatifler yasasının 27. maddesi uyarınca 2. uyarıda davacıya bir aylık süre verilmesi gerekirken, yasaya aykırı olarak 30 günlük süre verilmiş olması nedeniyle 8.12.1984 günlü 2. uyarı da usulüne uygun değildir. Uyarıların usulsüz olması sebebiyle de davacı hakkındaki ihraç kararının iptali gerektiğinden, mahkemenin kabulü bakımından da yerel mahkeme kararı doğru görülmemiş ve hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 ve 2 numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 3.4.1990 gününde oybirliğiyle karar verildi.