 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E. 1990/7983
K. 1992/7963
T. 25.6.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
BONO
MENFİ TESBİT DAVASI
BORCUN NAKLİ
ÖZET: Davacının, dava dışı borçlu kişinin davalıya olan borcunu üstlenerek dava konusu bonoları davalıya verdiği ihtilafsız bulunduğuna göre, uyuşmazlığın çözümünde borcun naklini düzenleyen BK.nun 173 ve devamı maddeleri hükümlerinin gözönünde bulundurulması gerekir.
(2004 s. İlK. m. 72)
Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Hacıbektaş Asliye Hukuk Mahkemesi)nce verilen 12.3.1990 tarih ve 96-59 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla; dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin dava dışı Şerafettin ve İsmetten dava dışı bu kişilerinde (43.500.000) lira bedelle davalıdan satın aldıklarını ve müvekkilinin dava dışı şahıslardan aldığı aracın borcuna mukabil dava dışı şahısların yine araç alımından kaynaklanan borçlarının bir bölümü karşılığında davalıya (14.500.000) liralık bonolar verdiğini ve daha sonra müvekkilinin dava dışı şahısların başka borçlarını ödeyerek (14.500.000) liralık senetlerin karşılıksız bırakıldığını, ayrıca davalının aracın resmi devrini dava dışı şah ıslara yapmayarak aracı geri alması nedeniyle bu nedenle düzenlenmiş olan (14.500.000) liralık bonoların karşılıksız kaldığını ileri sürerek, müvekkilinin (14.500.000) liralık bonolar nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; aracın devrinin üçüncü kişilere yapılmadığı iddiasını yerinde olmadığını, davalı ile dava dışı şahıslar arasında yapılmış araç satışının geçerli olduğunu ve dava dışı şahısların araçla ölümlü trafik kazası yaptıktan sonra aracı müvekkiline terk edip gittiklerini ve araç kaydının müvekkili üzerinde olması nedeniyle müvekkili aleyhine tazminata hükmedildiğini, davacının dava dışı Şerafettin isimli üçüncü şahsa olan borcu nedeniyle bu şahsın müvekkiline olan borcu karşılığı dava konusu senetleri verdiğini, davacının iddiasını üçüncü şahıs durumunda olan Şerafettinin alım-satım akdini fesh etmesine dayandırdığını, oysa böyle bir durumun söz konusu olmadığını, şayet bir hakkı varsa davacının dava dışı şahsa yönelmesi gerektiğini, bonoların büyük bölümünün müvekkilince ciro edildiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya ve toplanan delillere göre, dava konusu bonoların dava dışı şahıslara davalıdan satın alınan tırın satış tutarı karşılığında düzenlendiğini, söz konusu tır davalı tarafından geri alındığına nazaran dava konusu bonoların da karşılıksız kaldığı, kaldı ki davacının dava dışı Şerafettin'den satın aldığı araç üzerindeki hacizleri kaldırmak amacıyla bu şahsın üçüncü şah ıslara olan borcunu ödemesi nedeniyle bonoların dava dışı şahıs yönünden de karşılıksız kaldığı sonucuna varılarak davacının toplam 14.500.000.- lira bedelli bonolar nedeniyle davacıya. borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava konusu bonoların dava dışı Şerafettinin araç alımından kaynaklanan borcuna karşılık verildiğini, yani davacının dava dışı borçlu Şerafettinin davalıya olan borcunu üstlenerek dava konusu bonoları davalıya verdiği ihtilafsız bulunduğuna göre, uyuşmazlığın çözümünde borcun naklini düzenleyen Bk.nun 173. ve devamı maddeleri hükümlerinin gözönünde bulundurulması gerekir. Başlangıçta bonoların karşılıklı ve davalı alacaklının da iyi niyetli bulunduğu ihtilafsız olduğuna göre uyuşmazlığın çözümü, borcun nakli müteahhidi olan davacının borcun naklinden sonra ortaya çıkan kendisi ile borçlu Şerafettin ve gerekse de davalı ile Şerafettin arasındaki şahsi defileri davalı alacaklıya karşı ileri sürüp süremeyeceği noktasında toplanmaktadır ki, BK. nun 177/2 ve 3. fıkraları gereğince davacı söz konusu şahsı def'ileri davalı alacaklıya karşı ileri sürme hakkını haiz değildir. 0 halde, mahkemece davacı tarafından açılın işbu menfi tesbit davasının reddine karar vermek gerekirken, davanın kabulü doğru olmamış hükmün bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
S o n u ç Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına (BOZULMASINA), 250.000.- lira duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 25.6.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.