 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1990/7537
K: 1992/5162
T: 20.04.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA: Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 17.7.1990 tarih ve 152-620 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR: Davacı vekili, emlak komisyonculuğu yapan müvekkili şirketindavalı şirket adına hareket eden diğer davalıyla yaptığı 8.7.1989 tarihli sözleşmeye istinaden davalı şirketin iki elemanına dava dışı "Alarko-Alkent Sitesi'nden 1.9.1989 tarihinden geçerli olacak şekilde iki dairenin kiralanmasına aracılık ettiğini sözleşme uyarınca kiralanan dairenin birisinin komisyon ücretini ödeyen davalı Stephen Perry Mueller'in diğerinin komisyonunu ödemekten kaçındığını, ancak bu davalının gerek sözleşmeyi fesih beyanı ve bir dairenin komisyonunu ödemesinden anlaşılacağı üzere borcu şahsende üstlendiğini ileri sürerek oluşan (7.895.450)TL alacağın iskonto faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın dayanağı sözleşmede müvekkillerinin taraf sıfatı bulunmadığından davanın husumetten reddi gerektiğini, esasen diğer daire için davacının verdiği bir hizmet bulunmadığını, mecur'un dava dilekçesinde ileri sürülen tarihten çok sonra davacının hiçbir katkısı olmadan kiralandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, mübrez belgelere nazaran davacının iddiasini yazılı sözleşmeye dayandırdığı, oysa bu sözleşmede davalıların hiçbir sıfatlarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın husumet yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacıyla limited şirket arasında bir komisyon sözleşmesi yapılmıştır. Mahkemece dava A.Ş.e yöneltildiğinden husumet yönünden reddedilmiştir. Davacı taraf sözleşmenin yapıldığı tarihte davalı şirketin limited şirket niteliğinde bir kuruluş aşamasında olduğunu bilahare şirketin A.Ş. olarak kurulduğunu ileri sürmüştür. Bu durumda mahkemece bu husus taraflardan sorulmalı, gereğinde ticaret sicilinden ilgili kayıtlar getirtilmek suretiyle limited ve A.Ş. niteliğinde iki ayrı şirket bulunup-bulunmadığı veya başlangıçta limited şirket olarak kurulmak istenen şirketin A.Ş.e dönüşüp-dünüşmediği tespit edilmek ve husumet yönü buna göre değerlendirilmek, şayet A.Ş. başlangıçta limited olarak kurulmak düşünülmüş ise husumetin A.Ş. ve T.T.K. 301. maddesine göre şirket namına işlem yapan gerçek özel kişiye yöneltilebileceği kabul edilerek işin esasına girilmek ve sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken eksik incelemeyle ve husumet yönünden davanın reddi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 20.4.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.