Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1990/4007
K: 1990/4403
T: 01.06.1990

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
  DAVA : Amerikan H... Sig. Şti. ile K... İnternationele Spedition İmport Ekspat Haldes'e izafeten E... Uluslararası Taşımacılık ve Tic. A.Ş. arasındaki davadan dolayı, (İstanubul Asliye 4. Ticaret Mahkemesi)nce verilen 22.3.1989 gün ve 1125-193 sayılı hükmü bozan dairenin 30.1.1990 gün ve 4595-429 sayılı ilamı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzelte dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
 
  KARAR: Davacı vekili, müvekkiline nakliyet-poliçesi ile sigortalı baskı makinasının taşımayı üstlenen davalı şirkete ait araçla taşınması esnasında hasara uğradığını ve sigortalıya tazminatının ödendiğini belirterek, kur farkından doğan haklarını mahfuz tutmak suretiyle 212.724.158 TL.'nın iskonto faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
  Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
  Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
  Davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 30.1.1990 5495/429 gün ve sayılı kararında belirtilen gerekçelerle davacı vekilini sair temyiz itirazlarının reddine, ancak davalı lehine nisbi değil maktu vekalet ücreti takdiri gerektiği yönünden hükmün davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
  Davacı vekili, karar düzeltme yoluna başvurmuştur.
  Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere, dosyada mevcut yabancı şirketin taşıyıcı olmak ve E... A.Ş.'nin ise müteakip taşıyıcı olarak belirtilmiş olması sebebiyle taşıma işinin iki ayrı taşıyıcı tarafından yerine getirilmiş olmasına, bu sebeple davanın ikamesinde TTK.nun 787. maddesinin uygulanması gerekmesine göre karar talebinin reddi gerekmiştir.
 
  SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK.nun 442. maddesi gereğince REDDİNE, alınması gereken 10.000 TL. karar düzeltme harcı peşin ödenmiş olduğundan bu harcı ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK.nun 442/3. maddesi hükmün uyarınca takdiren 15.000 lira para cezasının karar düzeltilmesini isteyenden alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine, 1.6.1990 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
 
  KARŞI OY YAZISI
  1 - Davacı, (K.) ve (E.S.) şirketlerini hasım göstererek taşıma sırasında meydana gelen hasarın müteselsilen tazminini istemiştir.
  Davalılar, savunmalarında, TTK. 787. maddesi hükmüne dayanarak, davacının ya birinci, ya da sonuncu taşıyıcıyı dava etmesi gerektiğini, aralarında müteselsil sorumluluk bulunmadığını, bildirmişlerdir.
  Mahkemece, son oturumda sorulan soruya davacı vekilinin, davayı davalılardan birine hasretmediğini, her iki davalı hakkında davaya devam ettiğini, beyan etmesi üzerine, TTK 787/1. maddesi gereğince, davanın görülme kabiliyeti olmadığı gerekçesiyle, dava reddedilmiştir.
  Gerçekten, TTK. 787/1. maddesine göre tazminat davasının ya birinci veya son taşıyıcı yahut da, ziya ve hasarın onun taşıması sırasında meydana geldiği kanıtlanmak kaydıyla, ara taşıyıcı aleyhine açılması gerekmektedir. 1., sonuncu ve ara taşıyıcılar arasında sorumlulukta teselsül söz konusu değildir. Fakat her birinin hasım olma sıfatı (ehliyeti) mevcuttur.
  Ancak TTK. 787/1. maddesi, iki taşıyıcı aleyhine birden dava açılması halinde bunun akıbetini açıklığa kavuşturmuş değildir. İki taşıyıcı aleyhine dava açılıp, davacınn davayı bunlardan birine hasretmemesi halinde, acaba dava red mi edilmelidir, yoksa başka bir hal çaresi düşünülebilir mi?
  Davanın reddedilmesi ağır bir sonuçtur. Yargıç, davanın reddinden önce, mevcut hal çarelerini düşünmelidir. Davanın bu şekilde halledilmesi HUMK. 77. maddesi hükmüne de uygun düşecektir. Problem Borçlar Hukuku veya Usul Hukuku yönünden çözülebilir.
  A - aa) Davacı davalılardan birini tercih etmediğine göre, bu tercihi yargıç kullanabilmelidir. Ancak, BK. 51/2. maddesi hükmünden yararlanarak sonuca gitmesi daha isabetli olur. Bu hükme göre, müteaddit sebeplerle sorumlu kişiler mevcut olduğu takdirde, haksız fiil nedeniyle sorumlu olan kişi en evvel, sözleşme sorumlusu olan kişi daha sonra ve nihayet, kanunen sorumlu tutulan kişi en sonra tazminat ödemekle mükellef olurlar. Yargıç, bu hükümden yararlanarak, son taşıyıcı veya hasar kendi taşıması sırasında meydana gelen ara taşıyıcıyı tazminatla sorumlu tutup, taşıma sözleşmesi nedeniyle sorumlu olan diğer davalı hakkındaki davayı reddedebilir. Böyle bir hal çaresi, ikinci bir davayı da engellemiş olur, zira ilk taşıyıcının mahkum edilmesi halinde, onun kendisinden önce gelen veya esasen sorumlu olan taşıyıcılara rücu davası hakkı mevcuttur (TTK. 787/2). Davanın bu şekilde halli, böyle bir rücu davasına gerek bırakmıyacak olduğu gibi, davacı da talepte haklı bulunduğu tazminat alacağına kavuşacaktır.
  bb - Veya, her iki davalı tazminattan sorumlu olduklarına göre, aralarında teselsül olmadığı belirtilerek (tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla) her iki davalıdan tahsile hüküm verilebilirdi. Tazminatı ödeyen davalının durumuna göre, rücu hakkı sonradan kullanılabilirdi.
  B - Usul Hukuku yönünden konunun incelenmesine gelince, konuya şöyle bir örnekle girilebilir : Davacı, taşımadan doğan tazminat davasını her iki davalıya karşı ayrı ayrı davalar şeklinde açsa idi, acaba bunlardan birine bakan yargıç, diğer davadan vazgeçmezse davayı reddedeceğini davacı tarafa empoze edebilir miydi? Bunun mümkün olduğunu zannetmiyoruz. Bu durumda, ya dosyalar tevhid edilebilir ve yukarıdaki bentde olduğu gibi karar verilebilir veya davaların biri diğerini bekler yahut da tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile her iki mahkeme ayrı ayrı tazminata hükmedilebilirdi. Ancak her halükarda dava reddedilemezdi.
  O halde her iki davalı hakkında tek bir dava açıldığı takdirde de dava reddedilmemeli, yukarıda birinci bentte açıklanan şekillerden biriyle sonuçlanmalıydı.
  2 - Mahkeme, davacıya verilen mehil zarfında, davacının davasını davalılardan birine hasretmediği ve bu durumda TTK. 787/1. maddesi gereğince davanın görülme kabiliyeti olmadığı gerekçesiyle, davayı reddetmiştir. Mahkemenin bu gerekçesi olaya uygun değildir. Zira, son oturum tutanağından anlaşılacağı üzere, davacı vekiline içeriği ne olduğu tutanakta açıklanmadan soru sorulmuş, davacı vekili de davayı davalılardan birine hasretmediğini, her ikisi hakkında davaya devam ettiğini beyan etmiştir. Zira, davalının savunmasına karşı, davacı vekili, olayda asıl ve alt taşıyıcı olmadığı, her ikisinin de asıl taşıyıcı olduğu iddiasını, doğru veya yanlış olarak, ileri sürmüştür. Her iki davalı hakkında davaya devam ettiğini bildirmesi, bu iddiasının tabii sonucudur. Bu durumda mahkemece, eğer davalıların asıl ve alt taşıyıcı oldukları sonucuna varılmışsa, bu varılan sonuç açıklanarak HUMK. 159. maddesi gereğince süre verilmeli ve süre sonunda beyanda bulunmadığı takdirde davanın akibeti de açıklanmalıydı.
  Davanın avukat ile takip edilmesi, davacı vekilinin akibeti tahmin edeceğini düşünmeye yeterli değildir. Zira, pekala davacı vekili, davalılardan birisi hakkındaki davanın kabul, diğeri hakkındakinin ise reddedileceğini düşünebilir. Bu itibarla, mahkemenin kararının, kabul şekli itibariyle de, bozulması gerekirdi.
  3 - Davalı (E.Ş.) A.Ş.'i hakkında dava hem asaleten, hem de diğer davalı (K.) Şirketinin acentası olduğundan bahisle izafeten açılmıştır. Davalı (E.Ş.) A.Ş. hem (K.)'nin acentası olmadığını savunmuş, hem de onun adına cevap vermiştir.
  Mahkeme, taraf teşkili için, evvela bu konuya girmeliydi. Zira, eğer (E.Ş.) A.Ş., (K.)'nin acentası değilse, taraf teşkili için (K.)'nin kendisine tebliğat yapılarak, davaya devam edilmesi gerekirdi. Bu noktadan dahi hükmün bozulması gerekirdi.
  Yukarıda açıkladığımız nedenlerle davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile onama kararının kaldırılıp hükmün bozulması gerektiği, kanaatiyle çoğunluğun karar düzeltmenin reddine ilişkin kararına karşıyım. 
 
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini