 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1990/3552
K: 1990/4774
T: 15.06.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Ankara Asliye 4. Ticaret Mahkemesi)nce verilen 16.3.1990 tarih ve 844-185 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili dilekçesinde, yabancı olan müvekkilini alacağına karşılık davalıdan İran'da 65.000 $ ve 20.000 $'lık yine muhatabı yabancı banka olan iki adet çek aldığını, çeklerin muhatap bankada karşılığı çıkmadığını bunun üzerine davalı hakkında ihtiyati haciz kararı alıp uygulattırdıklarını ileri sürerek, çeklerin ibraz tarihindeki değeri olan (148.479.700 TL.) nın banka iskonto haddi üzerinden faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, keşide yeri bulunmaması nedeniyle çek niteliğinde olmadıklarını olsa bile 6 aylık zamanaşımı geçtiğini, keşideci yerinde imzası olan Hüseyin'in keşide tarihinde ölü olduğunu, HUMK. 97. maddeye göre teminat gösterme zorunluluğu bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, çekler, banka yazıları ve tercümeleri, İran Ticaret Kanunu'na ait tercüme, dosya içeriğine göre, davalının çeklerin niteliğine ilişkin sair itirazları yerinde kabul edilmeyerek tarafların yetkileri ve uygulanacak devlet kanununu belirleyen bir belge ibraz etmedikleri, icra takibinin Türkiyede yapılması nedeniyle zamanaşımı konusunda Türk Ticaret Kanunun uygulanacağı, adı geçen Kanunun 726/1. maddesi hükmüne göre 6 aylık zamanaşımı süresinden sonra bu dava açılmış olduğu gerekçesi ile, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava konusu çekler davalı Türk şirketi tarafından davalı yabancı lehtar gösterilmek suretiyle İran'da dava dışı ve Hollanda'da buluna muhatap banka üzerine keşide edilmiş olup, yurt dışında ibrazında karşılıksız çıkmadıkları nedeniyle davacı lehtar tarafından davalı keşideciden çek bedellerinin tahsili için bu belgelere dayanılarak Türkiye'de alacak davası açılması üzerine davalı keşideci, diğer savunmaları arasında zamanaşımı definde de bulunmuş ve mahkemece de anılan çeklerin TTK.nun 726/1. maddesinde öngörülen 6 aylık zamanaşımı süresine tabii olduğundan bu sürenin de geçmiş olduğundan bahisle davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmiş bulunmaktadır.
Çekin bir yabancı tarafından ve yabancı ülkede yine yabancı olan muhatap bankaya keşide edilmesi karşısında bu davada yabancılık unsuru bulunmaktadır. yabancılık unsuru bulunan bu tür davalarda uyuşmazlığın çözülmesinde, Milletlerarası Özel hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun (MÖHUK) 1 ve 2. maddeleri hükümleri uyarınca uygulanacak hukuku, hakim tarafından Türk Kanunlar ihtilafları kurallarını ve bu kurallara göre yetkili olan yabancı hukuku re'sen saptayacak ve gerektiğinde yetkili yabancı hukukun muhtevasını tespitinde tarfların yardımını isteyebileceklerdir. Yine aynı Yasanın 7. maddesinde zamanaşımının, hukuki işlem ve ilişkinin esasına uygulanacak hukuka tabii bulunduğu da hükme bağlanmış bulunmaktadır. Konunun özel olarak düzenlendiği TTK.nun 732, 733. maddelerinde ise, çekten doğan tahhütlerin neticeleri bu taahhütlerin vukubulduğu yer yani, keşide yer memleket kanununa göre tayin edileceği hüküm altına alındığı gibi, aynı Yasanın 730/21. maddesi yollaması ile çeklerde de uygulanan yine aynı yasanan 681. maddesi hüküm uyarınca da çeklerde müracaat hakkının kullanılması için gereken sürelerin tüm borçlular hakkında çekin keşide edildiği yer kanuna tabii olacağı açıkça hükme bağlanmış bulunmaktadır.
Dava konusu olayda da, davalının Türk Ticarret Kanunundaki hükümlere dayanarak zamanaşımı definde bulunulması üzerine, davacı tarafça çekin keşide edildiği yer olan İran Kanunlarına göre, daha uzun bir zamanaşımı süresine tabii olduğu açıklanarak bu savunmaya karşı çıkılmış olunmasına ve bu konudaki yabancı hukuk metinlerine de dayanılmış bulunması karşısında yukarıda değinilen MÖHUK.nun 1, 2 ve 7. maddeleri ile TTK.nun 632, 733 ve 681. maddeleri hükümleri çerçevesinde dava konusu, çeklerin tabii olduğu yabancı hukuktaki zamanaşımı süresi saptanarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, davacı tarafından dosyaya ibraz edilmiş olan noterlikçe tercüme tasdiki yabancı yasal düzenlemenin ne sebeple dikkate alınmadığı belirtilmeden, sadece davanın Türkiye'de açıldığından bahisle davadaki zamanaşımının Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabii olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, 15.6.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.