 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E. 1990/2648
K. 1991/6716
T. 19.12.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÖZET : Çek hamili davacının, kendisinin dışında cereyaneden hukuka aykırı eylem nedeniyle yapamadığı ciro işleminden dolayı hamil aleyhine bir sonuç çıkarılamaz.
(6762 s. TTK. m. 692)
Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Kadıköy Asliye Ticaret Mahkemesi)nce verilen 21.9.1989 tarih ve 21-486 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı ve davalı Fatma tarafından istenmiş olmakla; dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, davalı İlhan'ın keşide ettiği (20.000.000.-) liralık çekin davalı Fatma tarafından müvekkiline ciro ve teslim edildiğini, müvekkilinin çeki muhatap davalı bankaya ibraz ettiğinde karşılığı olmadığının bildirildiğini, budurumda bankaca yasal gereği yapılması gerekirken davalı İlhan'ın telefonla bankaya çağrıldığını, bankaya gelen davalı İlhan'ın banka memurunun elinden çeki kaparak kaçtığını ve imha ettiğini, böylelikle müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek (20.000.000.-) liranın olay tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı İlhan vekili, avukat olan müvekkilinin büro giderlerini karşılamak üzere bıraktığı mavi çeklerden birinin kaybolduğunu, müvekkillinin bir süre vekilliğini yaptığı davalı Fatma'nın büroya sık sık uğradığını, çekin onun tarafından bürodan alındığını, aralarında ticari bir ilişki bulunmadığını, bankanın haberdar etmesi üzerine çekin (20.000.000.-) lira olarak doldurulduğunu öğrendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı İş Bankası A.Ş. vekili, çekin davacı tarafından ibrazında karşılığının bulunmaması üzerine davacının da rızası ile keşideci davalı İlhan'ın arandığını, bankaya gelen İlhan'ın çeki, memurun elinden alarak kaçtığını, bilahare çekin ödenmesini men ettiğini, müvekkili bankanın davranışının yasaya uygun olduğunu, kaldı ki davacının çeki bankaya ciro dahi etmediğini, dolayısıyla yasanın öngördüğü biçimde ibrazdan söz edilmeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Fatma vekili, çekin müvekkilince çalındığı yolundaki iddianın doğru olmadığını, davalı İlhan'a verilen borç karşılığı düzenlenen çekin müvekkilince, davacıya ciro edildiğini, davacının zararı ile müvekkilinin cirosu arasında bir nedensellik bağı bulunmadığını savunarak hakkındaki davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere göre aynı çek karnesi ile küçük meblağlı çekler keşide eden davalı İlhan'ın birdenbire (20.000.000.-) liralık çek keşide etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, çekin elde ediliş şeklini tutarlı bir şekilde açıklayamayan davalı Fatma'nın hileli bir şekilde çeki, davalı İlhan'ın bürosundan ele geçirdiği, davalı Fatma'nın temel borç ilişkisini de kanıtlayamadığı, bu nedenle Fatma'nın çeki davacıya havale etmesinin geçerli olmadığını, davalı Fatma'nın (18.000.000.-) lira karşılığında çeki davacıya ciro ettiği gerekçesiyle davalılar İlhan ve İş Bankası A.Ş. hakkındaki davanın reddine, (18.000.000.-) liranın dava tarihinden itibaren % 30 faiziyle
birlikte davalı Fatma'dan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ile davalı Fatma temyiz etmişlerdir.
1- Dava konusu çekin, davalı İlhan tarafından keşide edildiği, davalı Fatma'nın lehdarı olduğu çeki davacı Kebire'ye ciro ettiği, davacı Kebire'nin ibraz süresi içinde muhatap davalı bankaya giderek çekin bedelinin ödenmesini istediği, bankanın hesabın müsait olmadığını, yani karşılıksız olduğunu davacıya bildirdiği hususları ile keşideci İlhan'ın bankaya gelerek çek yaprağını banka memurunun elinden alarak kaçtığı ve bilahare yırttığı hususu ihtilafsızdır.
Her ne kadar davacı Kebire'nin, çekin arkasında tahsil amacıyla atılmış bir ciro imzası yok ise de, adı geçen çek hamilinin bankaya bu amaçla gittiği ve banka memuruna çeki gösterdiği, dolayısıyla amacının çeki ibraz etmek olduğu açıktır. Ancak keşidecinin, çeki banka memurunun elinden kaparak kaçması şeklindeki hukuka aykırı eylemi nedeniyle çekin arkasına tahsil için ciro imzası atılamamış ve karşılıksız olduğuna dair şerh yazılamamıştır. Bu nedenle çek hamili davacının, kendisinin dışında cereyan eden hukuka aykırı eylem nedeniyle yapamadığı ciro işleminden dolayı hamil aleyhine bir sonuç çıkarılamaz. Dolayısıyla çekin, yasaya uygun olarak muhatap bankaya ibraz edildiğinin kabulü ve bunun sonucu olarak olaya kambiyo hukuku hükümlerinin uygulanması gereklidir.
Bu kabul karşısında, çekin niteliği itibariyle muhatap davalı banka, garanti ettiği limitle sorumlu olduğundan ibraz tarihinde bankanın sorumlu bulunduğu limit belirlenerek bu meblağın davalı bankadan tahsiline karar verilmesi gerekirken davalı banka hakkındaki davanın hiç bir gerekçe gösterilmeksizin reddi doğru değildir. Diğer yandan, olayın tamamen keşidecinin hukuka aykırı işleminden doğmuş olmasına göre davalı bankanın, çek bedelinin tümünden sorumlu tutulması yolundaki iddia ise yerinde değildir.
2- Yukarıda açıklandığı üzere davacının alacağı, kambiyo hukukuna dayalıdır. Ancak çek keşidecisi İlhan, dava konusu çekin diğer davalı Fatma tarafından bürosundan çalındığını iddia etmiş ve mahkeme bir takım gerekçelerle bu iddiayı kabul etmiş ise de, lehdar Fatma hakkında hırsızlık suçundan açılmış Kadıköy 4. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 1990/502 esas sayılı davası devam ettiğine göre bu ceza davası henüz sonuçlanmadan böyle bir kabule varılması doğru değildir. Esasen, mahkemenin kararında belirtilen gerekçeler de lehdar Fatma'nın hırsızlık suretiyle çeki ele geçerdiğine delalet edici nitelikte sayılamaz. Öte yandan, keşideci İlhan'ın şikayeti üzerine hırsızlık suretiyle ele geçirilen çekin bedelini sahtecilik yaparak tahsil etmeye çalışmaktan dolayı davalı Fatma ve davacı Kebire hakkında Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan 1989/150 esas sayılı ceza davası da devam etmektedir. Bu hale göre davalı İlhan'ın, dava konusu çekin hırsızlık suretiyle bürosundan çalındığı yolundaki iddiası yönünden bu ceza davalarının sonucu beklenmeli ve bu arada keşideci İlhan'ın delil listesinde sözünü ettiği Kadıköy Asliye 1. Hukuk Mahkemesi'nin 1988/814 esas sayılı çek iptali dava dosyası celbedilerek incelenmeli, ondan sonra delillenn tümü değerlendirilerek hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmelidir.
3- Kabul şekline göre çek lehdarı davalı Fatma, çeki ciro etmekle hamil davacı Kebire'ye karşı çek miktarı kadar borçlu duruma geldiğinden (20.000.000.-) liranın davalı Fatma'dan tahsiline karar verilmek gerekirken adı geçenin (18.000.000.-) lira ile sorumlu tutulması da doğru değildir.
4- Yukarıdaki bozma nedenlerine göre davalı Fatma'nın temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
S o n u ç : Yukarıda (1), (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün, davacı Kebire yararına (BOZULMASINA), (4) nolu bentde yazılı nedenle davalı Fatma'nın temyiz itirazlarının reddine, (250.000.-) lira duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, bakiye 180.000.- lira temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 19.12.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.