 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1990/2212
K: 1991/6445
T: 03.12.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara Asliye 4. Ticaret Mahkemesince verilen 20.12.1989 tarih ve 529-806 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 3.12.1991 gününde davacı avukatı Kemal Şencen ile davalı avukatı Yaşar Kayserili gelip temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması duruşmadan sonraya bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra için gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili; müvekkilinin, davalı şirket ile aktettiği bayilik sözleşmesinin davalıca ihlali üzerine feshedildiğini ileri sürerek taahhütname uyarınca belirlenen (24.883.200) lira cezai şartın temerrüt tarihinden itibaren banka iskonto faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket, cevap vermemiştir.
Davaya müdahil olarak katılmak isteyen Hüseyin Tınaztepe ve Ali Ceylan, aleyhine dava açılan kollektif şirketin kurulmadığını belirtmişlerdir.
Mahkemece, müdahale isteyenlerin dilekçelerinin harçlanmamış olmasına ve sıfatlarına göre istemlerinin reddine, toplanan deliller uyarınca sözleşmeye aykırı davranan davalı şirketin cezai şarttan sorumlu bulunduğu gerekçesiyle (24.883.200) liranın dava tarihinden itibaren % 54 faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı şirket kurucuları olduklarını belirten ve müdahale talebinde bulunan Hüseyin Tınaztepe ve Ali Ceylan vekili temyiz etmiştir.
Davalı gösterilen kollektif şirketin kuruluş çalışmaları yapılmakla birlikte hukuken kurulmamış ve sicile tescil edilmemiştir. Bu durumda TTK.nun 138. maddesi yollaması ile B.K.nun 520/2. mddesi uyarınca şirketin kurucuları arasında bir adi ortaklığın mevcudiyetinin varlığı kabul edilmelidir. Bu sebeple sözü geçen kişiler, henüz kurulmamış olan şirket ile ilgili olarak yaptıkları işlemlerden dolayı üçüncü kişilere karşı müteselsilen sorumludurlar (TTK. 158/1). Davalı gösterilen kollektif irketin kurucusu durumundaki iki ortağı, müdahale talebini havi dilekçeleri ile davadaki husumeti kabul etmektedirler. Davacı dahi temyize cevap dilekçesinde bu ikişilere husumet düşeceği yolunda beyanda bulunmuştur.
Bu durumda mahkemece, ortak durumunda bulunan kişileri davalı göstermek suretiyle dilekçe tanzim ederek tebliğ ettirmek üzere davacı tarafa uygun süre verilmek ve bu husus yerine getirildikten sonra davaya devam edilerek hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmek gerekirken, husumeti kabul keyfiyeti gözden kaçıralarak ve müdahale talepleri reddedilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, bozma sebep ve şekline göre vekalet ücreti tayinine yer olmadığına 3.12.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.