 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1990/1993
K: 1991/4262
T: 21.06.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Akhisar Asliye 1. Hukuk Mahkemesince verilen 26.12.1989 tarih ve 367-549 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekilinin davalı kooperatif ortağı iken yönetim kurulunun 28.6.1988 günlü kararı ile parasal ödemelerini yerine getirmediği ve ana sözleşme hükümlerine aykırı olarak başka bir konut kooperatifine de ortak olduğu nedeniyle ihraç edildiğini, müvekkilinin davalı kooperatife borcunun bulunmadığını, ve uyarıların da usulüne uygun olmadığını, müvekkilinin başka bir kooperatife de üye olmasının davalı kooperatifin menfaatlerine haleldar etmeyeceğini, kooperatiflerin ticari amaçlı olmayacağını iddia ederek, müvekkilinin itirazının genel kurulun 30.7.1988 günlü toplantısında reddedildiğini belirterek, davalı kooperatifin müvekkili ihraç kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, ihraç kararının yasaya ve ana sözleşme hükümlerine uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya, bilirkişi raporuna ve toplanan kanıtlara nazaran ihraç kararına neden gösterilen parasal ödemelerle ilgili uyarıların yasaya ve ana sözleşme hükümlerine uygun olmadığı belirlenmiş ise de, davalı kooperatif ana sözleşmesinin 4. maddesi uyarınca davacının başka bir kooperatife ortak olması sebebiyle ortaklık koşullarını kaybettiğinin belirlendiği, bu nedenle ihraç kararının ana sözleşmeye uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davalı kooperatif ortağı bulunan davacının parasal ödemelerini yerine getirmemesi ve başka bir kooperatife ortak olması nedenlerine dayalı olan ihraç kararının iptali istemine yöneliktir.
Davalı kooperatifin ihraç kararı iki sebebe dayanmakta olup, parasal ödemeleri yerine getirmeme sebebi yönünden mahkemenin de kabul ettiği gibi, uyarılar kooperatifler yasasının 27. maddesi hükmüne aykırı olduğundan bu ihraç sebebi yerinde değildir.
Başka bir kooperatife davacının ortak olması nedeniyle ortaklık şartlarına riayetsizlikle ilgili ikinci ihraç sebebi yönünden yapılan incelemede ise, davacının başlangıçta davalı kooperatife ana sözleşmenin 4. maddesindeki koşulları taşıdığı için davalı kooperatif ortaklığına kabul edildiği hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ana sözleşmenin 9/c maddesi uyarınca, 4. maddedeki ortaklık koşullarını kaybedenler ihraç edebilirlerse de, bu ortaklık şartlarına riayetsizlik gereğinin yerine getirilebilmesi için davalı kooperatifin davacıya mehil vermesi gerekirdi.
Davalı kooperatifin davacıya, başka bir kooperatife ortak olmasının ortaklık şartlarına riayetsizlik oluşturduğu, verilecek münasip bir mehil içerisinde diğer kooperatif ortaklığından çıkması, aksi halde ihraç edileceği, ihraç kararından önce gönderilecek bir uyarı ile bildirilmelidir.
Mahkemece, davacıya böyle bir mehil içeren uyarı gönderilmeden davacının ortaklık şartlarına riayetsizlik nedeniyle ihraç edilmesinin iyiniyet kurallarına aykırı olduğu nazara alınmadan ve bu ihraç sebebi yönünden de davanın kabulüne karar verilmek icap ederken, davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 21.6.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Mahkemece, davacı üyenin kooperatif ana sözleşmesinin 4/b maddesinde düzenlenen ortaklık şartlarından (Yurt içinde kendisinin ve eşinin veya velayetleri altındaki çocuklarının oturmaya elverişli bir konuta sahip olmamaları, kendisinin veya eşinin aynı maksatla kurulmuş başka bir konut yapı kooperatifine ortak olmamaları) şartına aykırı olarak sonradan başka bir kooperatife ortak olması sebebiyle, anasözleşmenin 9/b ve f bentlerine dayanılarak yönetim kurulu ve genel kurulca verilen ihraç kararları isabetli bulunarak dava reddedilmiştir.
Dairemiz sayın çoğunluğu ise, ortağın bu sebeple ihraç edilebileceğini, ilke olarak kabul etmiş, ancak ortağa diğer kooperatiften ayrılması için ihrat yapılması ve süre verilmesi, buna uymadığı taktirde ihracı yoluna gidilmesi gereğine işaret etmiş ve mahkemece gerekli ihtar yapılmadığından hükmü bozmuştur.
Davacı ortak, kooperatife üye olduğu tarihte anasözleşmenin 4. maddesindeki şartları haiz bulunmaktadır. Oturmaya elverişli konutları olmadığı gibi başka bir kooperatife üye de değildir. Daha sonraki bir tarihte diğer kooperatife üye olduğu tartışmasızdır.
Anasözleşmenin 9/b ve f. bentlerine göre (4. maddede yazılı bulunan ortaklık niteliğini kaybedenler... ortaklıktan çıkarılır). maddede kullanılan (nitelik) kelimesi şahsa bağlı bir ifade olup ortaklık niteliğinin kaybedilmesi halini, 4. maddenin a bendindeki (T.C. uyruğunda olmak ve medeni hakları kullanma ehliyetine sahip bulunmak) durumunu kaybetme hallerine hasretmek gerekir. Başka bir kooperatife sonradan ortak olmayı, ortaklık niteliğini kaybetmek şeklinde yorumlamanın anasözleşmenin 9. maddesine uygun bir yorum olmadığı düşüncesindeyim.
Kaldı ki, herkesçe bilindiği gibi, bugün pek çok kişi birden kooperatife üye bulunmaktadır. Aynı durumdaki çok kişiden bazıları için bu hali ihraç sebebi sayarak ihraç işlemi uygulamak haksızlığa yol açar ve kötü niyetli özel uygulamaya da imkan verir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 35. maddesinde (Herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacı ile, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz) hükmü mevcuttur.
2. bir kooperatife ortak olmak veya ayrıca bir konut edinmek anayasal bir haktır. Bu hak ancak kamu yararına olarak ve kanun ile sınırlanabilir. Yasalarda bunu engelleyici bir hüküm yoktur. Kooperatif anasözleşmesinde engelleyici bir hüküm varsayılsa dahi bu hüküm anayasa hükmü karşısında geçerli değildir.
Yerel mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulmasının isabetli olacağı düşüncesindeyim. Dairemiz sayın çoğunluğun bozma kararına sonuç yönünden katılıyor, fakat gerekçe yönünden katılmıyorum.