 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1990/1411
K: 1991/24
T: 21.01.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Salihli Asliye 2. Hukuk Mahkemesince verilen 22.1.1990 tarih ve 36-9 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildii anlaşılmış olakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili ile davalıların ortakları bulundukları ........ Kolektif Şirketinin süresiz olarak faaliyette bulunurken, TTK. 185. maddesi delaletiyle BK. 536/1. maddesine göre altı ay evvel ihbar yapılmak suretiyle 31.12.1989 tarihinde feshedildiğini, ileri sürerek TTK. 212/2. maddesine göre tasfiye memuru tayinini talep ve dava etmiştir.
Mahkeme, bu gibi davalarda hasım iösterilmesinin ve duruşma yapılmasının şart olmadığını belirterek, evrak üzerinde yaptığı inceleme sonucu, talebi yerinde görerek davanın kabulüne karar vermiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delilerle gerektirici sebeplere ve davalılar vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklana nedenlerden dolayı davalılar vekilinin bütün temiyz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 2700 lira temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 21.1.1991 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Davacı kollektif şirket ortağı, diğer ortakları hasım göstererek ve BK. 535/6 ve 536/1. maddesindeki hakkına dayanarak süresiz olan şirketin, altı ay önceden feshini ihbar ettiğinden bahisle ve TTK. 212/2. maddesine dayanarak tasfiye memuru ayinini istemiş, mahkeme de, talebin tedbir niteliğinde olduğundan ve gecikmeye tahammülü buunmadığından duruşma yapılmaksızın evrak üzerinde inceleme yapılabileceğinden bahisle, karşı tarafa tebliğat yapmaksızın ve diğer ortaklar dinlenmeksizin evrak üzerinde inceleme yaparak tasfiye memuru tayin etmiştir.
Kural olarak, feshi ihbar bozucu yenilik doğruan bir irade beyanı olup,diğer tarfa uluşlamkal hüküm ifade eder. Ancak diğer tarafın da bu feshi ihbara karşı bazı diyecekleri olabilir (Örneğin BK. 536/2'deki hususlar).
İlk önce şu hususun saptanmasında yarar vardır. Davacı, istem dilekçesinde, hernekadar sadece tasfiye memuru tayinini istemişse de, bu talep içinde mecburen şirketin münfesih olduğunun tesbiti istemi de mevcuttur. Bu tesbit istemi ise bir tesit davası niteliğindedir ve bunun soncu olarak dava şeklinde v ehasımlı bir şekilde halledilmesi gerekir.
Diğer yandan TTK. 212. maddesi, ortaklar arasında kollektif şirketin infisah ettiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmaması halinde uygulanacak bir hüküm olup, anck bu halde,tasfiye memuru seçimini istiyen dilekçeyi karşı taafa tebliğ edip etmemesi hususu, hakimin takdirine bağlıdır. Şirketin infisah edip etmediği uyuşmazlık konusu ise, bu uyuşmazlık çözülmeden tasfiye memuru seçilemiyeceğine, bu uyuşmazlık da ancak dava yoluyla çözülebileceğine göre istemin hasımlı ve duruşmalı olarak rüyeti mecburi olmaktadır.
Nitekim feshi ihbar eden ortağın dışında kalan diğer ortaklar BK. 536/2. maddesindeki hükme dayanarak ihbarın hüsnüniyet kurallarına aykırı olduğunu ve münasip olmayan bir zamanda yapıldığını, bu itibarla hüküm iade etimyeceğini ileri sürebilecekleri (temyiz dilekçesinde ileri sürülmüştür) gibi, TTK. 198. maddesi gereğince ihbar eden ortağı şirketten çıkarıp şirketin kendi aralarında devamına da karar verebilirler. Diğer ortakların bu beyanları için yasal bir süre sınırlaması getirilmiş değildir.
SONUÇ : Tüm bu açıklamalar gereği şirketin münfesih olduğu hususunun ihtilaflı bulunmasına v etalep içinde şirketin münfesih olduğunun tesbiti istemi de mevcut olmasına göre ortada bir davanın mevvcudiyetinin kabulü ile karşı tarafa tebliğat yapılarak ve duruşma açılarak uyuşmazlığın çözülmesi gerektiğinden bahisle hükün bozulması gerektiği kanaati ile çoğunluğun onama kararına karşıyım.