 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1989/9057
K: 1991/4151
T: 18.06.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ağrı Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 20.3.989 tarih ve 212-105 sayılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacılar vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 18.6.1991 gününde taraf avukatları tebligata rağmen gelmediğinden tetkikatın evrak üzerinde yapımasına karar verildikten temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
Davacılar vekili davacı D'nin davalı ile evlendiği sırada davacıya () hediye ettiği altınları düğün masraflarını karşılayabilmek için sonradan bozdurduğunu, adı geçenler arasında boşanma davacı açıldığında davalının boşanmaya razı olmak için bu altınların kendisine verilmesini istediğini, davacı D'nin önce bu altınları davalıya vermeyi yazılı olarak taahhüt ettiğini, ancak sonradan altınları yerine davacı D'nin ve kardeşi diğer davacı M'nin davalı emrine (2.500.000) TL'lık bir bono düzenleyerek davalıyı boşanmaya razı ettiklerini ileri sürerek mezkur bononun davalıdan geri alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
davalı vekili cevabınhda müvekkilesinin boşanmadan önce davacı eşi tarafından bozdurulan altınlarının iadesini veya bedelinin ödenmesini istemekte haklı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davacıların aleyhlerine icra takibine konulmayan bononun geçersizliğinin hemen tespitini istemekte hukuki yararlarının bulunmadığı, öte yandan Kanun'a aykırı bir amacın temini için verilen şeylerin geri istenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Davacılar keşide ettikleri bonoyla davalıya borçlandıklarını ve bonoyu geçersiz bir borç ilişkisi nedeniyle verdiklerini iddia ettiklerine, dava tarihinde vadesi dolmayan bononun vade tarihinin gelmesini müteakip ödenmesinin talep edileceği muhakkak olmasına, İİK.nun 72/f.I maddesinde icra takibinden önce de menfi tespit davası açılmasına cevaz verilmesine göre davacıların menfi tespit davası açmakta güncel bir hukuki yararının bulunmadığı yolundaki gerekçe isabetsizdir.
Öte yandan haksız veya ahlaka aykırı bir maksat istihsali için verilen şeyin geri istenemeyeceğine ilişkin BK.nun 65. maddesi hükmündeki (verilen şey) ibaresi verme ediminin ifa edilmiş, yani tasarrufi muamelenin gerçekleşmiş olmasını ifade ettiğinden iltizami muamele niteliğinde olan borç senedinin geçersizliğinin talep ve dava edilmesi anılan Yasa hükmünde öngörülen geri alma yasağına tabi değildir.
Ne var ki dava konusu bononun boşanmayı temin etmek gibi ahlaka (adaba) aykırı bir amacın istihsali için değil davalının altınlarını alıp bozduran davacı D'nin iade borcuna karşılık düzenlendiği dosya içeriğinden açkca anlaşıldığından menfi tespit davasının reddi bu gerekçeyle ve sonucu itibariyle doğrudur.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının reddiyle neticesi itibariyle doğru olan hükmün onanmasına; davalı vekili temyiz duruşmasına gelmediğinden davalı yararına vekillik ücreti takdirine yer olmadığına, aşağıda yazılı bakiye 4200 lira temyiz ilam hacının temyiz edenden alınmasına, 18.6.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.