 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1989/9031
K: 1991/991
T: 18.02.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Karabük Asliye 1. Hukuk Mahkemesi'nce verilen 13.6.1989 tarih ve 75-197 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilikçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin 10 yıl kadar önce kayınbiraderi bulunan davalıya miktarı ve vadesi yazılı olmayan hatır bonosu verdiğini ancak bu bononun doldurularak işleme koyma ihtimali bulunduğunu ileri sürerek davalı elindeki bononun iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, iddianın yazılı delille ispat edilmesi gerektiğini, davacıyı 12 yıl önce 1.500.000 borç verildiğini, senedin miktar ve vadesinin açık olmasının nedeninin ödeme tarihindeki satın alma gücünün korunması olduğunu bu sebeple 25.000.000 üzerinden doldurulduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkeme; iddia, savunma ve toplanan delillere göre davalı 25.000.000 TL'lık bononun 1.500.000 TL'lık verilen borç karşılığı düzenlendiğini ikrar ettiğinden, senedin tanzim tarihi olan 1977 yılında 1.500.000 TL alacaklı olduğunu ispat külfetinin davalıya ait olduğu, davalının bu hususu ispatlayamadığı, böylece bononun hatır için verildiğini kabul etmek gerektiği, kaldı ki vade tarihini başlangıçta taşımayan bononun keşide tarihinden itibaren 1 yıl içinde ibraz edilmesi gerektiği, bu durumda davacı vekilinin zamanaşımına uğradığı iddiasının yerinde olduğu ve üç yıllık sürenin de geçtiğinden bahisle davanın kabulüne, 20.9.1977 tanzim tarihli ve 20.9.1987 vade tarihli 25.000.000 TL'lık bononun iptaline karar vermiştir.
Hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı, dava konusu senedin hatır için verildiğine dair herhangi bir yazılı delil ibraz edememiş ve iddiasını ispatlamamıştır. Davalı ise, verilen 1.500.000 TL'lık borç için senedin düzenlendiğini kabul ettiğine göre, her halde bu miktar için senedi geçerli kabul etmek gerekir. Davacı, bu senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu iddia etmediği gibi, davalı da daha sonraki bir tarihte paranın ödeme zamanındaki satın alma gücüne göre senedin miktarının doldurulacağına dair bir anlaşmanın mevcudiyetini ispat edememiştir. Bu durumda, mahkemece, senedin 1.500.000 TL'lık kısım için geçerli olduğunun kabulü ile bu miktarın üzerindeki kısım bakımından senedin iptaline karar vermek gerekirken yazılı olduğu şekilde davanın tamamen kabulü doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 18.2.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.