 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1989/8210
K: 1991/297
T: 28.01.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir Asliye 2. Ticaret Mahkemesince verilen 17.7.1989 tarih ve 717-564 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı D. ve davalı koop. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, müvekillerinin davalı kooperatifin ortağı olduklarını, davalı kooperatifin önce parasal yükümlülüklerini yerine getirmediklerinden bahile müvekkillerini kooperatiften ihraç ettiğini, bu kararın bilahare mahkemece iptal edildiğini, ancak aradan 41 gün geçtikten sonra bu kez de davalı kooperatif yönetim kurulunun müvekkillerinin anayasal bir hak olan şikayet hakkını kooperatif aleyhine faaliyet sayarak müvekkillerinin ihracına karar verdiğini ileri sürerek 23.6.1988 tarihli yönetim kurulu ihraç kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, ihraç kararlarının yerinde olduğunu, davacıların eylemlerinin şikayet hakkı sınırlarını aştığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya ve toplanan delillere göre, davacılardan D'nin üyelere yöneticileri karalayıcı bildiri dağıtmak, gazetelerde yöneticiler aleyhine yayın yaptırmak, yöneticilerle karakolluk olmak şeklinde tezahür eden eylemlerinin haklı neden teşkil ettiği, belirtilen eylemlerin şikayet ve eleştiri sınırlarını aştığı gerekçesiyle D. hakkındaki davanın reddine, diğer davacıların haklı neden teşkil edecek bir eylemlerinin varlığı kanıtlanamadığından bu davacılar hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davacı D. ve davalı kooperatif vekili temyiz etmiştir.
1 - Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2 - Davacı D. yönünden yapılan temyiz incelemesine gelince; bir kimsenin kooperatif ortaklığından çıkarılması ya ana sözleşmede yer alan çıkarma nedenlerinden birisinin gerçekleşmesiyle veya haklı bir sebebin mevcut olması halinde mümkündür. Haklı sebeplerin tayin ve taktirinde ise, ortakların yasaya ve ana sözleşmeye uygun hak ve yükümlülüklerinin nazara alınmasında zorunluluk vardır. Aksi halde üyenin keyfi nedenlerle ihracına imkan verilmiş olur. 1163 sayılı yasanın 23 ve müteakip maddelerine göre ortaklar hak ve vecibelerde eşit oldukları gibi, yönetim kurulu faaliyetleri hakkında bilgi edinmek, genel kurulun izniyle defterleri incelemek vb. hakları haizdirler. Bu itibarla bir ortağın yöneticileri eleştirmesi, bu konuda diğer üyeleri bilgilendirmesi ve ihbar ve şikayette bulunması elbetteki onun kooperatiften ihracına neden olamaz. Davada, ihraca haklı neden oluşturduğu belirtilen hadiseler, davacının bir kısım yöneticiler hakkındaki ihbar ve şikayetleri, diğer üyelere gönderilen bildiri ve genel kurul esnasındaki yöneticilerle münakaşa etmeleridir. Görüldüğü gibi bu nedenler arasında kooperatif aleyhine faaliyet olarak nitelendirilebilecek ve dolayısıyla da haklı neden oluşturacak bir hadise mevcut değildir. Kaldı ki münakaşa hadisesinden dolayı davacı ceza davasında beraat etmiş ve yaptığı ihbar ve şikayetle ilgili olarak da yöneticiler aleyhine açılan ceza davasının halen devam ettiği anlaşılmıştır. Bu itibarla, mahkemece ortada davacının ihracını gerektirecek haklı bir nedenin mevcut olmadığı nazara alınarak bu davacı tarafından açılan davanın da kabulüne karar verilmek gerekirken yazılı gerekçeyle davacı tarafından açılan davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle mümeyyiz davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 no'lu bendde yazılı nedenlerle davalı kooperatif vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, 2 no'lu bendde yazılı nedenlerle hükmün mümeyyiz davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 4.200 lira temyiz ilam harcının temyiz edenlerden davalıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine, 28.1.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.