 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1989/7667
K: 1990/7730
T: 03.12.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı (Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesi)nce verilen 16.1.1988 tarih ve 198-155 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili D... Çelik A.Ş. tesislerinen ihtiyacı olan ve temizleme cihazlarının alınması için müvekkilinin aracılık yaptığını toplam (880.000) lira alacağın % 50 si olan (440.000) liranın verildiğini bakiye alacağın ödenmediğini belirterek (440.000) lira alacağın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekil davacının aracılık işini yerine getirmediğini avans olarak aldığı (440.000) lirayı haksız olarak elinde tuttuğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia savunma ilgili belgeler ve bilirkişi raporuna göre davacının tellallık ücretine hak kazanabilmesi için yapması gereken aracılık hizmetini yaptığı kanıtlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı davalı için tellallık (aracılık-simsarlık) yaptığını ileri sürerek geriye kalan 440.000 lira ücretin yasal faizle birlikte tahsilini istemiş bulunmaktadır. Davalı vekili ise davacı ile müvekkilinin tellallık için anlaştığını ve fakat davacının yazılı sözleşme ve tellallık görevini ifa etmediğini savunmuştur. Taraf vekillerinin bu açıklamasına göre davacı ile davalı arasında tellallık ücretin yasal faizle birlikte tahsilini istemiş bulunmaktadır. Davalı vekili ise davacı ile müvekkilinin tellallık için anlaştığını ve fakat davacının yazılı şözleşme ve tellallık görevini ifa etmediği savunmuştur. Taraf vekillerinin bu açıklamasına göre davacı ile davalı arasında tellallık sözleşmesinin yapıldığı anlaşılmıştır. Taşınmaz mal tellalığı dışındaki tellallıklar için sözleşmenin yazılı olarak yapılması yasal bir zorunluluk değildir. Yani bu tür tellallıklarda yazılı biçim ancak ispat koşuludur. Şu halde taraflar arasında da taşınmaz mal tellalığı dışında bir tellallıklar için sözleşmenin yazılı olarak yapılması yasal bir zorunluluk değildir. Yani bu tür tellallıklarda yazılı biçim ancak ispat koşuludur. Şu halde taraflar arasında da taşınmaz mal tellallığı dışında bir tellallık söz konusu olduğundan bu sözleşmenin yazılı olarak yapılması gerekli değildir. Taraf vekilleri tellallık sözleşmesinin sözlü yapıldığında birleştiklerine göre tellallık sözleşmenin kurulduğu anlaşılmış bulunmaktadır.
Taraflar arasında tellallık sözleşmesi oluşmasına göre bu sözleşme hükümlerine davacının yerine getirdiği ve ücrete hak kazandığını ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında tellallık sözleşmesi yapıldığı kabul edildiğinden davacının tanıkla dahi bu sözleşmeyi yerine getirdiğininin ispatı olanaklıdır. Bu itibarla davacınını tanık listesinde yazılı tanığının dinlenmesi ve geretiğinde yemin teklif etmek hakkı da kullandırılması ve hasıl olacak çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde hüküm tesis doğru görülmemiş ve hüküm bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 3.12.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.