 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1989/7191
K: 1990/7866
T: 06.12.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara 3. Ticaret Mahkemesi'nce verilen 28.6.1989 tarih ve 561-408 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : davacı vekili, müvekkilinin davalıdan 1.049.290 TL'lik emtia satın alıp bedele mahsuben 800.000 TL'lik bir bono verdiğini, daha sonra yapılan ödemelerle davalıya sadece 4.290 TL. borcu kaldığını, ancak davalının elindeki bonoyu 400.000 TL üzerinden takibe koyarak davacının bugünkü değeri 800.000 TL olan menkul mallarını hacz ettirdiğini, bu eşyanın bir kısmının düşük fiyatla icraen satıldığını ve bir kısmının iyi muhafaza edilmeyerek zayi olduğunu, müvekkilinin Ankara 2. Ticaret Mahkemesi'nde davalıya karşı açtığı dava sonunda davalının sadece 4.290 TL. alacağı kaldığı halde bonoyu 400.000 TL. üzerinden takibe koymasının hükmen saptandığını ve davacının icraen ödediği 152.460 TL'den 4.290 TL'nin tenzili ile 148.170 TL'nin istirdadına karar verildiğini ileri sürerek haksız icra takibi nedeniyle davacının elinden çıkan eşya bedeli 800.000 TL'nin haczen muhafaza altına alındıkları tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında önceki dava sonunda kurulan kesin hüküm karşısında bu davanın dinlenmeyeceğini, önceki davada hükme bağlanan meblağın davacıya faiziyle birlikte ödendiğini, esasen önceki davada bononun ve takibin iptaline karar verilmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece haksız icra takibine maruz kalan davacının bu yüzden uğradığı zararı evvelce açtığı istirdat davasında İİK.'nun 72/f.V maddesi hükmü uyarınca talep etmesi gerekirken bu yola gitmediği, bu tazminat talebinin bağımsız bir davaya konu edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Takip borçlusunun İİK.nun 72. maddesi uyarınca açtığı menfi tespit davasında tazminat istememiş olması ve davanın kabulü kararında tazminata hükmedilmemesi halinde, takip borçlusu haksız icra takibinden dolayı uğradığı zararın tazmini haksız fiil esaslarına göre ayrı bir dava açarak isteyebilir (Prof. Baki Kuru/İcra ve İflas huku; C.I, sh. 555; Prof. İlhan E.Postacıoğlu/İcra Hukuk Esasları 1982, sh270).
Bu durumda işin esasına girilerek davacının delilleri incelenip tazmini gereken bir zararı bulunup bulunulmadığı araştırılmak ve sonucuna göre bir hüküm kurulmak icap ederken aksine düşüncelerle dava hakkının yokluğundan bahisle davanın rededilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 6.12.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.