 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1989/6767
K: 1989/1202
T: 28.02.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara Asliye 6. Hukuk Mahkemesince verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla işin gereği konuşulup düşünüldü;
Davacı vekili davacının vekili davacının yarı hissesine malik buluduğu taşınmazların 6.11.1986 tarihli resmi senetle 550.000.000 TL ya davalıya bedeli peşin alınmak suretiyle satıldığını, satış bedelinden davacıya düşen 275.000.000 TL.nın 200.000.000 TL.lık kısmının faizsiz bir hesapta altı ay süreyle bloke edilmesi yolunda davacının satıştan önceki talimatı üzerine 200.000.000 TL.nın 6.11.1986 tarihinde davalı bankanın Bakanlıklar Şubesi'ne davacı adına bloke edildiğini, paranın faizsiz hesapta kalması yolundaki talimatından vazgeçen davacının 10.12.1986 tarihli yazısıyla mezkür meblağın kendisine ödenmesini istediğini, davalının 19.12.1986 tarihli ihtarnamesiyle olumsuz cevap verdiğini, bunun üzerinde davacının 16.2.1987 tarihli ihtarnamesiyle vade sonu olan 7.5.1987 tarihinde faizsiz olarak tahsil edeceği 200.000.000 TL için en yüksek mevduat faizi oranı üzerinden faiz isteme hakkını saklı tuttuğunu davalıya bildirdiğini, davalının mezkür meblağı davacının rızası hilafına 6.11.1986-7.5.1987 tarihleri arasında faizsiz hesapta tutmasının bankalar mevzuatına aykırı olduğunu ve davacının zararına yol açtığını ileri sürerek faiz kaybı tutarı 35.055.734, TL. nın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davanın ticaret mahkemesinde görülmesi lazım geldiğinden bahisle iş alanı itirazında bulunmuş, davacının taşınmazlarını satmak için davalıya verdiği teklif mektubunda satışın gerçekleşmesi halinde bedelin 200.000.000 TL.lık kısmını altı ay süreyle faizsiz bir hesapta tutulmasını önerdiğini, bu öneri de nazara alınmak suretiyle taşınmazın 6.11.1986 tarihinde 550.000.000 TL.ya satın alındığını, eğer davacı bedelin 200.000.000 TL.nın altı ay faizsiz bir hesapta tutulmasını teklif etmeseydi satış bedelinin en az bu meblağ kadar düşük tutulacağını, davacının aynı doğrultudaki iradesini satış yapıldıktan sonraki 6.11.1986 ve 12.11.1986 tarihli yazılı talimatlarıyla da yenilediğini ve bu esaslar dairesinde düzenlenen hesap kartonunu imzalayarak hesap cüzdanını aldığını, karşılıklı irade beyanlarıyla kurulan bir akdin şartlarını davacının tek yanlı olarak değiştiremeyeceğini, istenilen faizin fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davacının tacir ve uyuşmazlığın ticari bir işe ilişkin olmaması nedeniyle iş alanı itirazının reddine; davalı bankanın davacının mevduatını rıza hilafına faizsiz olarak tutmasının haksız olduğu gerekçesiyle bilirkişi raporuyla belirlenen mevduat faizi tutarı 35.055.734, TL nın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline karar verilmiştir.
Hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1 - Davacı 25.9.1986 tarihli teklif mektubunda hissedarı olduğu taşınmazın davalı tarafça satın alınması halinde satış bedelinin 200.000.000 TL. lık kısmını davalı bankada altı ay süreyle faizsiz olarak bırakmayı vaad etmiştir. Tapu'da 6.11.1986 tarihinde düzenlenen resmi satış senedinde satış bedeli 550.000.000 TL. si fiilen ödenmemiş, davacının aynı gün verdiği yazılı talimat uyarınca açılan faizsiz bloke bir hesapta altı ay süreyle bekletilmek kaydıyla davacı adına alacak kaydedilmiştir. Daha sonra davacının 12.11.1986 tarihli yeni bir talimatına uyularak mezkür meblağ aynı gün açılan faizsiz mevduat hesabına virman yoluyla aktarılmış, düzenlenen hesap kartonuna davacı faiz istemediği hususunu yazarak imzalamıştır. Bütün bu işlemler B.K.nun 18/f.1 maddesi uyarınca yorumlandığında tarafların gerçek ve müşterek amaçlarının bankaya bir mevduat yatırılması olmayıp, davacının hissesine düşen satış bedelinin 200.000.000 TL lık kısmının ödenmesi hususunda davalıya altı aylık bir vade tanınması olduğu anlaşılmaktadır. Tarafların karşılıklı ve özgür iradeleriyle kurulan satım sözleşmesinin tek yanlı olarak değiştirilmesi mümkün bulunmadığına nazaran, davacının 200.000.000 TL.lık semen alacağının vade dolmadan ödenmesini veya alacağa faiz yürütülmesini isteme hakkı yoktur.
2 - Ayrıca, davacı talep ettiği alacağın mevduat faizi olarak nitelendirmiş, bu nitelendirme mahkemece de kabul edilmiştir. Mevduat faizi 3182 sayılı bankalar kanunu'nun 37. maddesinde düzenlenen bir husus olup buna ilişkin davalılar T.K.K.nun 4/f,6. maddesi uyarınca ticari dava sayılır. Bu durumda davalı vekilinin iş alanı itirazının kabulü ile dosyanın ticaret mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi lazım gelirken yargılamaya devam edilerek esas hakkında hüküm kurulması usule aykırı görülmüştür.
SONUÇ : Yukarıdaki bentlerde gösterilen nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, 28.2.1989 tarihinde karar verildi.