 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1989/6476
K: 1989/3590
T: 12.06.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Bandırma Sulh Hukuk Mahkemesince verilen 26.5.1988 tarih ve 1120-485 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : davacı vekili, davalının dava dışı Beko firmasına keşide etmiş olduğu bedelleri toplamı 358.570 lira olan 2 adet çekin tahsil için müvekkili banka şubesine verildiğini, çeklerin Türk Ticaret Bankası bandırma Şubesine ait olması nedeniyle tahsil için ibraz olunan çeklerin Bandırma Ziraat Bankası Şubesine gönderildiğini, karşılıklarının bulunmaması üzerine Bandırma Şubesince müvekkili banka şubesine PTT. aracılığı ile gönderilen çeklerin postada kaybolduğunu, müvekkili banka şubesinin çek bedellerini dava dışı Beko firmasına ödediğini ve davalının takibe rağmen çek bedellerini ödemediğini ileri sürerek, zayi nedeniyle çeklerin iptaline, çek bedelleri toplamı olan 358.570 liranın dava tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermediği gibi, duruşmaya da gelmemiştir.
Dava, hamil tarafından davacı bankaya tahsil için ibraz olunan ve davacı banka nezdinde iken PTT. de kaybolduğu iddia olunan çeklerin zayi nedeniyle iptali ve bedellerinin tahsili istemi ile açılmıştır. TTK.nın 669 ve devamı maddelerine göre açılacak olan senet iptal davalarının işin niteliği ve meydana getireceği hukuki sonuçlar itibariyle hasımsız olarak açılması gerekir. Aksi takdirde iki istemli olarak açılan davada verilecek hüküm, davalı yönünden kesin hüküm teşkil edeceğinden, davalı borçlunun bu karar nedeniyle davacıya ödeme yaptıktan başka, ayrıca çeklerin sonradan ortaya çıkacak yetkili hamiline de ödeme yapmak zorunda kalmasına neden olabilir. Dairemizin yerleşmiş içtihatları da bu doğrultudadır. Bu itibarla davacının öncelikle hasımsız olarak zayi nedeniyle iptal davası açması ve bilahare de bedellerinin davalı tarafından ödenmemesi halinde ayrı bir tahsil davası açması iktiza eder. Anılan nedenlerle mahkemece davanın sırf bu nedenle reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde iptal ve tahsili içeren ve hasımlı olarak açılan davaya bakılarak iptal ve tahsil kararı verilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle davalı vekilinin yerinde olan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 12.6.1989 gününde oybirliğiyle karar verildi.