 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1989/6304
K: 1989/3392
T: 05.06.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Edremit Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 3.3.1988 tarih ve 77-55 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkili fabrikasında bulunan (30) tonluk kantarından davalıya ait yüklü (45) tonluk tır kamyonun geçmesi sonucu kantarın arızalanıp hasara uğradığını, olayda davalının tamamen kusurlu olduğunu kantardaki arızanın ve hasarın (550.000)) lira ödenerek giderildiğini iddia ederek (550.000) liranın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, fabrikanın tek giriş yeri olan girişte bulunan kantar'dan geçişin mecburi olduğunu, davalının kantar üzerinden (30) tondan fazla yükle geçilmez uyarısı bulunmadığını ve davalı görevlilerinin de herhangi bir ikazda bulunmadıklarını, olayda davacının da müterafik kusuru bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia ve savunmaya bilirkişi raporuna ve toplanan kanıtlara nazaran davacının yüklü kamyonu ile gerekli önlemi almadan kantardan geçerek hasara sebebiyet verdiği ve olayda tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Olay tarihinde, davalının olay yeri olan fabrikanın girişinde bulunan kantarın üzerinden, kantarın taşıma kapasitesi üstündeki bir ağırlıkla geçmesi sonucu hasarın meydana geldiği taraflar arasında tartışmasızdır. Ancak olay yerinde yapılan keşif sonucu, olay tarihinde davacıya ait fabrikanın tek giriş yeri bulunduğu, hasara uğrayan ve arızalanan kantarın da bu girişte olduğu belirlenmiş olup, dinlenen tanıklar beyanları ile davalının aynı yerden ilk geçişinde bir hasar olmadığı, ancak ikinci geçişi sırasında arızanın meydana geldiği, olay yerinde, arızalanan kantarla ilgili, kantarın taşıma kapasitesinin miktarını belirten bir uyarı yazısı bulunmadığı gibi görevli kişinin de gerekli ikazda bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının da hasarın meydana gelmesinde az da olsa müterafik kusuru bulunduğundan mahkemece olayla ilgili işlerden anlayan bilirkişi vasıtasıyla tarafların meydana gelen hasar nedeniyle kusur oranlarının tesbitiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davalının tam kusurlu olduğu kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davalı yararına bozulması icabetmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenllerden davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 5.6.1989 tarinde oybirliğiyle karar verildi.