 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1989/6303
K: 1990/1057
T: 19.02.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı İstanbul Asliye 6. Ticaret Mahkemesince verilen 12.4.1989 tarih ve 583-306 sayılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekilleri tarafından istenmiş olmakla, dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, müvekkiline ait işyerindeki iplik emtiası, makinalar ve bunlara ait tertibat ve demirbaşların davalı sigorta şirketine yangın sigorta poliçesi ile sigorta ettirildiğini sigorta süresi içerisinde 3.1.1988 tarihinde çıkan yangın sonucu tüm sigortalı malların kullanılmaz hale geldiğini davalı ekspertizinin 41.116.000 TL.sı zarar tesbit ettiğini ve bu miktar için müvekkiline tarihsiz bir mutabakatname imzalattığını müvekkilinin gerçek zararanının mahkemece yaptırılan tesbitle 81.675.000 TL. sı olduğunun belirlendiğini, daha önce imzalanan mutabakatnamenin müvekkilini bağlamayacağını ihtarname tebliğine rağmen davalının ceza davasının sonucunun beklenmesi gerektiğini bildirerek hiçbir ödemede bulunmadığını iddia ederek 81.675.000 TL.nın olay tarihi olan 3.1.1988 tarihinden itibaren banka iskonta faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili toplam 106.000.000 TL.sı limit üzerinden sigortalı malların yangın sonucu hasara uğradığını ekspertiz raporu ile belirlenen ödenecek miktarın 41.116.000 TL.sı olduğunu hususunun tarafların imzası bulunan mutabakatname ile kabul edildiğini bu mutabakatnamenin geçerli olup davacıyı bağlayıcı nitelikte bulunduğunu davacı hakkında kasden yangın çıkarmak suçundan kamu davası açıldığından ödeme için bu davanın sonucunun beklenmesi gerektiğini ceza davası devam ederken davacının 50.000.000 TL.lık teminat mektubu karşılığı ödeme yapılması isteminin ceza davası nedeniyle müvekkilince uygun görülmediğini, davacıya 41.116.000 TL.sı ödenebileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia ve savunmaya, toplanan kanıtlara, beraatle sonuçlanan davacı hakkındaki ceza davası içeriğine nazaran, taraflar arasında imzalanan tarihsiz mutabakatname ile, başkaca herhangi bir talepte bulunulmamak kaydıyla hasar bedelinin ve ödenecek miktarın 41.116.000 TL. bağlayıcı nitelikte olduğu gerekçesiyle 41.116.000 Tl.nın temerrüt tarihi olan 25.4.1988 tarihinden itibaren % 54 oranındaki reeskont faizi ili birlikte davalıdan tahsiline fazla istemin reddine, hükmolunan miktar yönünden dava ilk celsede kabul edildiğinden ve davalının dava açılmasına sebep olmaması nedeniyle davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı taraf vekilleri temyiz etmişlerdir.
1 - Her ne kadar sigortacı, TTK.nun 1304/2. maddesi hükmü uyarınca sigortalının kasten çıkarmış bir yangın nedeniyle oluşan zararı tazmin etmez ise de, rizikonun oluşmasından hemen sonra bu husus kesinlikle saptanamamış ise, sigortacının sigortalı hakkında sırf ceza davası açılmış olmasına dayanarak ödememe def'inde bulunması mümkün değildir. Zira, TTK.nun 1299. maddesi uyarınca sigorta bedelini ödeme borcu bütün mal sigortalarında rizikonun gerçekleştiğini sigortacıya ihbar borcunun aynı yasanın 1292. madde hükmünce doğduğu tarihte muaccel olur. Muaccel hale gelen bir alacak ise BK.nun 101. maddesi hükmü uyarınca alacaklının ihtarı ile temerrüt hükümlerine tabi olur. Sigortacı bu gibi durumlarda yani ödeyeceği sigorta bedelini ileride yangının kasten çıkarıldığının kanıtlanması halinde sigortalıdan geri almasının mümkün olmadığını tahmin ettiği durumlarda BK.nun 91. maddesinin kendisine tanıdığı tevdi tayin ettirmek hakkını kullanmak suretiyle temerrüdün sonuçlarından kurtulması yoluna gitmesi gerekir. Sigortacının yangın sigortalarında sigortalıdan yangının onun tarafından çıkarılmadığı hakkında kendisinden belge istemesi de yasal bir işlem değildir. Zira, TTK.nun 1304/2. maddesindeki yangının kasten çıkarıldığı iddiasının ispatı aynı yasanın 1281/2. maddesi hükmü uyarınca sigortacıya ait bir görevdir.
Kaldı ki, dava konusu olayda bilahare ceza davasında beraat eden davacı sigortalı, sigorta bedelinin banka teminat mektubu karşılığı ödenmesini talep ettiğine göre geri alma konusunda gerekli güvenceye kavuşan davalının tevdi mahalli isteme yoluna gitmeden sigorta bedelini ödemesi gerekirdi. O halde açıklanan nedenlerle mahkemece ihtarname ile verilen sürenin bitiminden itibaren temerrüt faizine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin tüm ve davacı vekilinin aşağıdaki bend dışında kalan diğer temyiz itirazlarını reddi gerekmiştir.
2 - Davanın açılmasında davacı taraf haklı bulunmasına ve davalı sigortalının şartlı usul hükümleri gereğince davanın kabulü olarak nitelendirilimeyeceğine göre davalı taraf yargılama gideri ve avukatlık ücreti ile sorumlu tutulması gerekirken aksine düşünce ile hüküm kurulması doğru görülmemiş ve kararın bu yönden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 numaralı bendde açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine ancak 2 numaralı bendde gösterilen nedenle kararın davacı yararına BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.