 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1989/6261
K: 1989/3505
T: 06.06.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı Ankara Asliye 2. Hukuk Mahkemesince verilen 14.4.1988 tarih ve 642-240 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili; davalının açtığı ihale sonucu müvekkiline sipariş edilen gıda malzemelerinin davalıya teslim edilmesine rağmen bozuk olduklarından bahisle bedelinin ödenmediğini, oysa davalının süresinde muayene yaptırmadığı gibi, malzemelerin bozuk olmadığını ileri sürerek mal bedeli, faiz ve teminat mektubu tutarı (794.145) liranın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacıdan teslim alınan malların yapılan tahlili sonucu sağlığa zararlı olduklarının belirlendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalının malı teslim almasından itibaren uygun süre içerisinde muayeneye gönderdiği ve kullanılır durumda olmadıklarına dair alınan rapora göre gerekli ihtarı yaptığı, daha sohnra davacının yaptırdığı tahlildeki numunelerin davalıya teslim edilen gıda maddelerinden alındığının anlaşılamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacının 15.11.1985 tarihinde davalı kuruma teslim ettiği mallardan alınan numuneler davalı tarafından kontrol için Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığına gönderilmiş, malın bozuk olduğuna dair düzenlenen 11.12.1985 tarihli rapor anılan Başkanlığın 16.12.1985 tarihli yazısı ile davalıya gönderilmiştir. Davalı bu durumu 7.1.1986 tarihli yazı ile davacıya bildirilmiş ise de, davacının 20.1.1986 tarihli dilekçesi ile itirazı üzerine yine tahlil için Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığına numune gönderilmiş, bu defa düzenlenen 31.1.1986 tarihli raporda malların Gıda Maddeleri Tüzüğüne uygun oldukları belirtilmiştir. Bunun üzerine davalı kurum 24.2.1986 tarihli yazısı ile aynı numunelerden farklı iki rapor alındığından bahisle yeniden tahlil yapılmasını istemiş, yapılan inceleme sonucu 11.3.1986 tarihli raporla malların Gıda Maddeleri Tüzüğüne uygun oldukları bildirilmiştir. Buna rağmen davalı 13.5.1986 tarihli yazı ile malların bozuk olduğundan bahisle değiştirilmelerini davacıdan istemiş, böylelikle uyuşmazlık ortaya çıkmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık satım aktinden kaynaklanmaktadır. Öncelikle, davalı kurum teslim aldığı malların ayıplı olduğunu T.T.K.nun 25/3 maddesine uygun olarak süresinde davacıya ihbar etmiş değildir. Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığının 11.12.1985 tarihli raporu 16.12.1985 tarihli yazı ile davalıya gönderildiği halde davalı yasal ihbar raporu süresi geçtikten sonra 7.1.1986 tarihli yazısı ile durumu davacıya bildirmiştir. kaldı ki, bizzat davalının yaptırdığı son iki tahlile göre malların bozuk olmadıkları da belirlenmiştir. Esasen İdari Şartnamenin 9. maddesinin 4. fıkrasına göre İdare tarafından yaptırılan muayeneye davacı itiraz etmiş olup, aynı maddenin 5. fıkrası uyarınhca yaptırılan ikinci ve hatta üçüncü muayeneler kesin olduğundan bu dahi, idareyi bağlayıcı niteliktedir.
Bu durumda mahkemece, malı teslim alan ancak süresinde ayıp ihbarında bulunmadığı gibi, kendisinin yaptırdığı muayenelerde malın bozuk olmadığı belirlenmesine rağmen, bunlara itibar etmeyerek bedelini davacıya ödemeyen davalı kurumun haksız olduğunun kabulü ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün, temyiz eden davacı yararına 6.6.1989 tarihinde BOZULMASINA, oybirliğiyle karar verildi.