 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1989/6066
K: 1989/3692
T: 19.06.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasında davadan dolayı İzmir 1. Sulh Mahkemesince verilen 28.4.1988 tarih ve 1112-576 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın ortaklar şubesindeki hesaba 6 ay vadeli (500.000) lira yatırdığını 5.5.1986 tarihinde bir kişinin müvekkilinin askerlik kimliğini göstererek vadeden önce hesaptan (450.000) lira provizyon isteterek çektiğini, bankanın kusurlu davrandığını askerlik cüzdanının ibrazı ile para ödenmemesi gerektiğini belirterek (450.000) liranın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili Konak Şubesi aracılığı ile askerlik şubesince verilen kimlik ve provizyon talep edildiğini gereken özel gösterilerek paranın ödendiğini bankanın bir kusuru bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ilgili belgeler ve bilirkişi raporuna göre olayda bankanın bir kusuru bulunmadığı anlaşılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Bilirkişi raporunda, bu rapora itibar eden mahkeme kararında mevduatın bulunduğu şubeden başka bir şubeye müracaat halinde provizyon istenmesi gerektiğine ve bu işlemin şubeler arasında telefonla görüşme yapılarak imza tarifi yoluyla uygulanmakta olduğu belirtilmiş ve davalı bankaya bir kusur yüklenmemiştir. Ancak uygulamanın bu şekilde yapılmakta olması farklı imzaya ödeme yapılması halinde bankayı sorumluluktan kurtarmaz. Ne var ki mevduat cüzdanını kaybeden davacının ilgili şubeye zamanında duyuru yapmaması sebebiyle kusurlu sayılacağı da tabidir. Bu durumda Mahkemece Bankanın paranın esas muhatabından başkasına ödenmiş olması sebebiyle sorumlu tutulması ve ancak mevduat sahibi davacının da kusurlu olması sebebiyle tarafların kusur oranları yönünden bir değerlendirme yapılarak sonucuna göre davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekirken davanın tamamen reddi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 19.6.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.