 |
T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi
E: 1989/5896
K: 1990/2664
T: 29.03.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı, (İstanbul Asliye 2. Ticaret Mahkemesi)nce bozmaya uyularak verilen 1.6.1989 tarih ve 332-486 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : Davacı vekili, müvekkili bankanın beşiktaş Şubesi müdür ve şef yardımcısının imzalarıyla dava dışı .... Dış Tic. A.Ş. lehine, muhatabı davalı olan 13.6.1986 tarihli (259.000.000) Tl. bedelli olarak düzenlenen teminat mektubunun, müvekkilinin yetkili organlarından habersiz sahte ve kayıt dışı tanzim edildiğini, eski müdür ve şef yardımcısının teminat mektubu lehdarı şirket yetkilisi ile birlikte emniyeti suistimal ve dolandırıcılık suçundan mahkum edildiğini, davalının bu teminat mektubuna dayanarak müvekkili hakkında icra takibi yaptığını, davalının teminat mektubunun sahte olduğunu bildiğini ve müvekkili bankanın dolandırılmak istendiğini, esasen müvekkilinin garanti ettiği iddia olunan rizikonun doğmamış olduğunu, davalının teminat mektubu lehdarı gözüken şirkete hiçbir mal satmadığını iddia ederek (259.000.000) TL. bedelli teminat mektubu nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tesbitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, teminat mektubunun bir garanti sözleşmesi olup davacının lehdarı defilerine dayanamayacağını, kaldı ki teminat mektubu lehdarının müvekkilinden mal mübayaa edip bedelini ödemediğini, banka yetkilerinin teminat mektubunun verildiği tarihte imzaya yetkili olduğunu, müvekkilinin iyiniyetli olup teminat metbununun sahte olmadığını ve davacının sorumlu bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davanın reddine ilişkin karar Dairemizin 1987/7787-1988/629 sayılı ve 9.2.1988 günlü ilamıyla, garanti akdinde borçlu olan bankanın sözleşmenin sahtecilik yoluyla oluşturulduğunu, hata ve hileye maruz bırakıldığını, teminat mektubu ile garanti altına alınan ilişkinin hiç doğmadığını ileri sürerek yükümlendiği edimlerden kurtulmasının mümkün bulunduğu belirtilerek öncelikle sahtecilik iddiasının tahkikibiyle dava konusu teminat mensubunun sahte bir şekilde gerçekleştirildiği iddiası açığa kavuşturularak davalı tarafın ibraz ettiği faturanın gerçeğe uygun olup olmadığı, gerek lehdar ile muhatap ve gerekse imalatçı firma defter kayıt ve müstenidatları incelenerek riziko iddiasının da var olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davacı yararına bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu toplanan kanıtlara, bozma doğrultusunda yaptırılan bilirkişi kurulu incelemesi sonucu alınan rapora, ceza dosyası kesinleşen mahkumiyet kararı içeriğine nazaran, dava konusu teminat mektubunun, sahtecilik yoluyla düzenlendiği, bu teminat mektubunun garanti altına aldığı rizikonun da gerçekleşmediği, davalının ibraz ettiği faturanın gerçek mal alım satımına ilişkin olmadığının belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 7.770.000 TL. temyiz ilam harcından peşin harcın mahsubu ile temyiz edenden alınmasına, 29.3.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.